Abdulbaki Gölpınarlı
|
Ayaklarını kesip öldürdüler onu da nâdim oldular.
|
Abdullah Parlıyan
|
Bütün bu uyarılara rağmen, deveyi ayaklarından keserek öldürdüler, sonra da pişman oldular.
|
Adem Uğur
|
Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman da oldular.
|
Ahmed Hulusi
|
(Uyarıyı dinlemeyip) dişi deveyi vahşice boğazladılar; sonunda da çok pişman oldular.
|
Ahmet Tekin
|
Derken, onu, kılıçla bacaklarından biçerek öldürdüler. Ama pişman da oldular.
|
Ahmet Varol
|
Sonuçta onu boğazladılar; ama pişman oldular.
|
Ali Bulaç
|
"Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular."
|
Ali Fikri Yavuz
|
Derken o deveyi kestiler, fakat pişman oldular.
|
Ali Ünal
|
Ama (deveye daha fazla katlanamaya rak,) sonunda onu vahşice boğazladılar; ne var ki, çok geçmeden yaptıklarına pişman oldular.
|
Bayraktar Bayraklı
|
Buna rağmen onlar deveyi kestiler, ama sonunda pişman oldular.
|
Bekir Sadak
|
Onlar ise deveyi kestiler; ama pisman da oldular.
|
Celal Yıldırım
|
Buna rağmen onlar o deveyi (bacaklarına) vurup devirdiler, (inatla onu) kestiler. (Sonra da) pişmanlık duyarak sabahladılar.
|
Cemal Külünkoğlu
|
Derken onu kestiler, fakat pişman oldular. Böylece onları azap yakaladı.
|
Diyanet İşleri (eski)
|
Onlar ise deveyi kestiler; ama pişman da oldular.
|
Diyanet Vakfi
|
Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman da oldular.
|
Edip Yüksel
|
Nihayet onu kestiler; ancak pişman oldular.
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Derken onu vurdular, fakat nâdim oldular
|
Erhan Aktaş
|
“Derken onu kestiler. Sonra da pişman oldular.”
|
Gültekin Onan
|
Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular.
|
Hakkı Yılmaz
|
Buna rağmen onlar Destek Kurumu'nu, gelir kaynaklarını kurutarak yok ettiler de pişman olanlar olarak sabahladılar.
|
Harun Yıldırım
|
Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman da oldular.
|
Hasan Basri Çantay
|
Derken onu kesdiler. Fakat peşîman oldular.
|
Hayrat Neşriyat
|
Derken onu kestiler; bunun üzerine (yaptıklarından) pişmanlık duyan kimseler oldular.
|
İbni Kesir
|
Onlar ise onu kestiler de pişman oldular.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Buna rağmen onu kestiler. Sonra da pişman oldular.
|
Kadri Çelik
|
Sonunda onu (yine de) kestiler de böylece pişman olmuş kimseler olarak sabahladılar.
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
Uyarılara rağmen, deveyi ayaklarından yatırarak kestiler, fakat pişman oldular.
|
Mehmet Okuyan
|
Onu (deveyi) hunharca katletmiş, (sonradan) pişman olmuşlardı.
|
Muhammed Celal Şems
|
Buna rağmen, onlar onun (ayak) bileklerini kestiler. Sonra (da) pişman oldular.
|
Muhammed Esed
|
Bütün bu uyarılara rağmen onlar yine de o deveyi hoyratça boğazladılar; ama bunu yaptıklarına (çok geçmeden) pişman oldular;
|
Mustafa Çevik
|
153-158 Salih’in bu uyarı ve öğütlerinin ardından kavmi de ona, “Ey Salih! Seni galiba birileri büyülemiş, o yüzden de peygamberlik iddiasında bulunuyorsun. Senin bizden hiçbir farkın yok, sen de bizim gibi bir insansın. Şayet söylediklerin gerçekten doğruysa ve sen peygambersen o zaman bize peygamberliğinin bir delili olarak mucize göster.” dediler. Salih de onlara: “İstediğiniz mucize işte şu dişi devedir, hayvanlarınızın sulandığı yerden su içme hakkı bir gün bu deveye, bir gün de sizin hayvanlarınıza ait olsun ve sakın ola bu deveye bir zarar vermeye kalkmayın, o takdirde müthiş bir azaba çarptırılırsınız.” Bu uyarıya rağmen o müşrik ve kâfirler, deveyi hunharca katlettiler, ardından Salih’in uyarıp haberini verdiği azap, onları kıskıvrak yakaladı, yaptıklarına çok pişman oldular, fakat artık çoktan iş işten geçmişti. Salih’in kavminin bu yaşadıklarından alınacak ibretlik dersler vardır. Fakat buna rağmen insanların çoğu uyarılardan yüz çevirirler.
|
Mustafa İslamoğlu
|
Buna rağmen onlar, onu işkence yaparak vahşice katlettiler; fakat sonunda pişman oldular;
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
Derken onu boğazladılar, sonra pişman olarak sabahladılar.
|
Ömer Öngüt
|
Onlar ise ayaklarını keserek onu öldürdüler, fakat pişman da oldular.
|
Şaban Piriş
|
Buna rağmen kestiler sonra da pişman oldular.
|
Sadık Türkmen
|
Onu kestiler sonra pişman oldular!
|
Seyyid Kutub
|
Buna rağmen devenin ayaklarını keserek onu cansız yere devirdiler. Fakat hemen pişman oldular.
|
Suat Yıldırım
|
Derken, deveyi boğazladılar, ama çok geçmeden yaptıklarına pişman oldular.
|
Süleyman Ateş
|
Nihâyet onu kestiler, ama pişman oldular.
|
Süleymaniye Vakfı
|
Sonra o deveyi kestiler ama yaptıklarına pişman oldular.
|
Tefhim-ul Kuran
|
«Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular.»
|
Ümit Şimşek
|
Deveyi kestiler ve pişman oldular.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
Onu yere yatırıp kestiler. Sonra da pişman oldular.
|