gusâen - zerreler halinde

  
Abdulbaki Gölpınarlı Gerçek ve yerinde gelen bir bağırışla onları helâk ediverdik de selle sürüklenip gelen çer çöpe döndürdük; artık uzaklık, zulmeden topluluğa.
Abdullah Parlıyan Derken o korkunç ses onları gerçek bir şekilde yakaladı da, bu yüzden onları sel önündeki kıyılara atılıp itilmiş, çerçöp haline getirdik. Yaratılış gayesi dışına çıkanlar, her türlü rahmet ve yardımdan uzak olsunlar.
Adem Uğur Nitekim, vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
Ahmed Hulusi Korkunç ses dalgası onları Hak olarak yakaladı da, onları süprüntüye çevirdik! Zulmedenler kalabalığına, uzaklığın sonuçları yaşatılır!
Ahmet Tekin Haklı bir gerekçe ile şiddetli bir gürleme halinde âni bir darbe, onların işini bitirdi. Kendilerini bir sel süprüntüsüne çevirdik. Baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlim bir kavim rahmetten ve korumadan uzak olsun, canları cehenneme!
Ahmet Varol Derken onları hak üzere o korkunç çığlık yakaladı. Böylece onları sel süpürüntüsü haline getirdik. Zâlimler topluluğu uzak olsun!
Ali Bulaç Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun.
Ali Fikri Yavuz Derken onları korkunç bir azab gürültüsü, Allah’dan adalet olarak, yakalayıverdi. Böylece onları bir sel süpürüntüsü yaptık. Artık helâk olsun öyle zalimler!...
Ali Ünal Derken, hak ettikleri o korkunç çığlık Allah’ın adilane hükmü olarak onları yakalayıverdi de, hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Ah, hep uzak olası o zalim topluluk!
Bayraktar Bayraklı Nitekim, gerçekleşmesi kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zâlimler topluluğunun canı cehenneme!
Bekir Sadak Gercekten, onlari bir ciglik yakaladi ve onlari supruntu yigini haline getirdik. Haksizlik eden millet, rahmetden irak olsun!
Celal Yıldırım Derken korkunç bir ses gerçekten onları yakaladı da bu yüzden onları (kıyılara atılıp itilmiş) çerçöp haline getirdik. Zâlim kavme (rahmet ve yardımdan) uzaklık!.
Cemal Külünkoğlu Derken onları korkunç bir ses, kıskıvrak yakalayıverdi. Böylece onları çerçöp yığını hâline getirdik. Zalimler topluluğu, Allah'ın rahmetinden uzak olsun!
Diyanet İşleri (eski) Gerçekten, onları bir çığlık yakaladı ve onları süprüntü yığını haline getirdik. Haksızlık eden millet, rahmetden ırak olsun!
Diyanet Vakfi Nitekim, vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
Edip Yüksel Korkunç felaket onları hakettikleri şekilde yakaladı ve böylece onları süprüntü yığınına çevirdik. O zalim halk yok olmayı haketmişti.
Elmalılı Hamdi Yazır Derken onları sayha, bihakkın alıverdi de kendilerini bir seyl süpürüntüsü yapıverdik, artık öyle bir defolmuş oldu ki o kavm, o zalimler!
Erhan Aktaş Derken, kaçınılmaz bir gerçek olarak sayha1 onları yakalayıverdi. Böylece onları çerçöp yaptık. Zalim halk yok oldu.

1- Korkunç çığlık, korkunç felaket.
Gültekin Onan Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun.
Hakkı Yılmaz Sonra da çığlık onları hak ile yakalayıverdi. Böylece kendilerini süprüntü yaptık. Artık uzaklık, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar topluluğunadır.
Harun Yıldırım Nitekim, vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!
Hasan Basri Çantay İşte onları o müdhiş (azâb) sayha (sı), (Allahın bir) adalet (i) olmak üzere, hemen yakalayıverdi de bir çörçöp haaline getirdik onları. Artık uzak olsun zaalimler güruhu!
Hayrat Neşriyat Nihâyet, o (korkunç) ses onları hak ile yakaladı da onları bir sel süprüntüsü hâline getirdik. Artık o zâlimler topluluğu helâk olsun!
İbni Kesir Gerçekten onları müthiş bir çığlık yakaladı. Ve onları bir süprüntü yığını haline getirdik. Zulmeden kavim uzak olsun.
İskender Evrenosoğlu Böylece hak ile (hakettikleri) bir sayha onları aldı (yakaladı). Onları gusa kıldık (zerreler haline getirdik). Artık zalim kavim, (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun.
Kadri Çelik Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için (Allah'ın rahmetinden) uzaklık olsun!
Mehmet Ali Eroğlu Üzerinden çok geçmeden onları, korkunç çığlık gibi bir ses yakalamıştır. Nasıl da süprüntü, çer çöp haline koyduk. Zulüm edenler boğulup gitsinler.
Mehmet Okuyan (Nitekim) onları bir amaç için korkunç bir ses yakalamış ve kendilerini hemen sel süprüntüsüne çevirmiştik. O zalimler topluluğuna “Uzak olun (defolun)!” (denmişti).
Muhammed Celal Şems Ardından hakkında kesin bir haber bulunan, korkunç sesli (bir azap) onları yakaladı. Biz, onları çöpe döndürdük. Böylece zalim insanlara lanet olsun.
Muhammed Esed Ve ani bir darbe şeklinde gelen (cezamız) tam yerinde ve kaçınılmaz olarak onları kıskıvrak yakalayıverir; ve böylece onları sel önünde sürüklenen çerçöp ve köpüğe çeviririz: uzak olsun, böyle bir zalimler toplumu!
Mustafa Çevik 39-42 Bunun üzerine peygamberleri de Allah’a şöyle dua etti: “Rabbim beni yalancılıkla suçlayan bu topluluğa karşı, bana yardım et.” Allah da Peygamberine, “Çok geçmeden onları söylediklerine ve yaptıklarına pişman edeceğiz.” diye vahyetti. Ardından onları müthiş bir çığlık yakalayıverdi ve âdeta bir çer çöp yığını haline getirdi. Sonra da o inkârcılar cehennemin yakıtı oldular. İçlerinden kurtardığımız mü’minlerle nesli devam ettirdik.
Mustafa İslamoğlu Derken mutlak hakikatin üstün gücü, onları sarsıcı bir bela çığlığı halinde kuşattı. Sonuçta onları selin sürüklediği çer çöpe çevirdik: evet, uzak olsun bu zalimler güruhu!
Ömer Nasuhi Bilmen Derken onları bihakkın bir sayha yakaladı da Biz onları bir sel süprüntüsü kıldık. Artık zalimler olan kavim için bir uzaklık olsun.
Ömer Öngüt Nitekim onları vukuu kaçınılmaz olan korkunç bir ses yakalayıverdi. Biz onları bir süprüntü yığını hâline getirdik. Uzak olsun zâlim kavim!
Şaban Piriş Derken onları müthiş bir çığlık yakaladı. Onları bir süprüntü haline getirdik. Helak olup gitti zalim kavim!
Sadık Türkmen Derken, gerçekten korkunç bir ses onları yakaladı. Onları bir sel süprüntüsü haline getirdik! O zalimlerin toplumu uzak olsun!
Seyyid Kutub Derken ansızın hakettikleri müthiş bir gürültüye tutuluverdiler de kendilerini sel süprüntüsüne dönüştürdük. Kahrolsun zalimler güruhu!
Suat Yıldırım Derken korkunç bir ses onları bastırıverdi. Adalet yerini buldu. Onları sel süprüntüsüne çevirdik. Zalimler güruhunun canı cehenneme!
Süleyman Ateş Derken o korkunç ses, onları gerçekten yakaladı da onları sel süprüntüsü haline getirdik. Uzak olsun o zâlim kavim!.
Süleymaniye Vakfı Bunun üzerine onları gerçek anlamda yüksek bir ses yakaladı, hepsini çere çöpe çevirdik. Zalimler[*] topluluğu uzak olsunlar

[*]  Zalim: Yanlış yapan, suçlu (müfredat) Bakınız Bakara 2/35 ve ilgili dipnot

Tefhim-ul Kuran Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun!
Ümit Şimşek Derken o korkunç ses onları hak ettikleri şekilde yakalayıverdi de hepsini sel süprüntüsüne çevirdik. Yok olsun o zalimler güruhu!
Yaşar Nuri Öztürk Nihayet, o korkunç titreşimli ses onları tam bir biçimde yakaladı da hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Dönmeze gitsin o zalimler topluluğu!