alâ ezvâci-him - onların (kendi) zevcelerine

  
Abdulbaki Gölpınarlı Ancak eşleri ve malları olan cariyeleri müstesna ve bunda da hiç kınanmaz onlar.
Abdullah Parlıyan Ancak eşleri ve sahip olduğu cariyeler hariç, bunlarla olan ilişkilerinden dolayı kınanmazlar.
Adem Uğur Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (câriyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir.
Ahmed Hulusi Eşleri veyahut sağ ellerinin mâlik oldukları müstesna. . . Çünkü onlar kınanmış değillerdir.
Ahmet Tekin Ancak eşleri ve meşrû şekilde sahip oldukları, üzerlerinde meşrû hakları ve otoriteleri, kendileriyle düzgün insanî münasebetleri olan câriyeleriyle ilişkileri helâldir. Bundan dolayı onlar kınanamazlar.
Ahmet Varol Ancak kendi eşleri ve ellerinin altındaki (cariyeleri) hariç. Şüphesiz onlar (bunlarla ilişkilerinden dolayı) kınanmazlar.
Ali Bulaç Ancak eşleri ya da sağ ellerinin sahip olduklarına karşı (tutumları) hariç; bu konuda kınanmış değillerdir.
Ali Fikri Yavuz Ancak zevcelerine ve sahib oldukları cariyelerine karşı münasebetleri müstesnadır. Çünkü onlar (bu helâl olanlarda) kınanmazlar.
Ali Ünal Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri müstesna. Bunlarla olan münasebetlerinden dolayı kınanmazlar.
Bayraktar Bayraklı Ancak eşleri ve ellerinin altında sahip oldukları hariç. Bunlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar.
Bekir Sadak (5-6) Onlar, esleri ve cariyeleri disinda, mahrem yerlerini herkesten korurlar. Dogrusu bunlar yerilemezler.
Celal Yıldırım Ancak eşlerine veya sahip oldukları cariyelerine karşı (cinsel arzu duymalarına da) bu yüzden kınanmazlar.
Cemal Külünkoğlu (5-7) Onlar, iffetlerini korurlar. Yalnız eşleri ya da akitleri aracılığıyla sahip bulundukları bunun dışındadır. (Bunlarla olan ilişkilerinden dolayı) ayıplanmaları sözkonusu değildir. Ama kim de bunun ötesine geçmek isterse, işte onlar haddi aşanlardır.
Diyanet İşleri (eski) (5-6) Onlar, eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten korurlar. Doğrusu bunlar yerilemezler.
Diyanet Vakfi Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (câriyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir.
Edip Yüksel Ancak eşleri yani yeminlerinin/anlaşmalarının hak sahibi oldukları hariç. Onlar kınanmazlar.
Elmalılı Hamdi Yazır Ancak zevcelerine ve kendilerinin milki olan cariyelerine karşı müstesnâ, çünkü bunlar levm olunmazlar
Erhan Aktaş Eşleri veya sağ ellerinin sahip oldukları hariç kimse ile ilişkiye girmezler.1 Bundan dolayı da kınanmazlar.2

1- “Ma meleket eymanuhum,” “sağ ellerinizin sahip oldukları” anlamında bir deyimdir. Bu deyim; antlaşma yoluyla sahip olunanlar, sorumluluğu üstlenilenler, bakmakla yükümlü olunanlar, meşru şekilde sahip olunanlar, üzerlerinde hak sahibi olunanlar ve savaşta esir alınanlar anlamlarına gelmektedir. Bu deyimle, esas olarak kast edilen şey, bakımları ve sorumlulukları üstlenilerek, sahip olunan savaş esirleri ile ancak nikâh yapılarak (evlenilerek) ilişkiye girilebilineceğidir. Kur’an; kim olursa olsun, nikâh yapmaksızın ilişkiye girmeyi zina olarak tanımlamaktadır. Diğer bir deyimle “nikâhsız her birliktelik” zinadır. “Sağ elin sahip olduğu” veya “antlaşma yoluyla sahip olunan” deyimi ile ifade edilen şey, elinde nikâh sözleşmesini bulundurmak, nikâh sözleşmesine sahip olmak demektir. Bu deyimle vurgusu yapılan husus, ilişkide nikâhın şart görülmesidir. 2- Onlarla olan ilişkiden dolayı kınanmazlar. Dikkat edilirse ayette “ve” değil “veya” bağlacı kullanılmış. Bu şu anlama gelmektedir; ya eşleri ile veya sağ ellerinin sahip oldukları ile birlikte olabilirler. Hem eşi, hem de sağ elinin sahip olduğu ile aynı anda değil.
Gültekin Onan Ancak eşleri ya da sağ ellerinin sahip olduklarına karşı (tutumları) hariç; bu konuda kınanmış değillerdir.
Hakkı Yılmaz (5-7) Ve onlar, iffetlerini koruyan kimselerdir, –eşleri veya sözleşmelerinin sahip oldukları ayrı, çünkü bundan dolayı kınanamazlar, oysa bunun ötesine gitmek isteyenler, işte onlar, sınırları aşanların ta kendileridir.–
Harun Yıldırım Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (câriyeleri) hariç. kınanmış değillerdir.
Hasan Basri Çantay Şu var ki zevcelerine, yahud sağ ellerinin mâlik olduklarına (kendi cariyelerine) karşı (olan durumları) müstesnadır. Çünkü onlar (bu takdîrde) kınanmışlar değildir.
Hayrat Neşriyat Ancak kendi eşleri veya sâhib oldukları câriyelerine karşı (olan münâsebetleri)müstesnâ. Çünki şübhesiz onlar (bundan dolayı) kınanmış kimseler değildir.
İbni Kesir Sadece eşleri ve sağ ellerinin malik oldukları müstesnadır. Doğrusu onlar; bunun için de kınanacak değildirler.
İskender Evrenosoğlu Zevcelerine veya ellerinin altında sahip olduklarına (cariyelerine karşı davranışları) hariç. O taktirde muhakkak ki onlar, levmedilmiş (kınanmış) değildirler.
Kadri Çelik Ancak eşleri veya sağ ellerinin malik olduğu cariyeleri müstesna. Çünkü onlar, (bu durumda) kınanılmış değillerdir.
Mehmet Ali Eroğlu Usule uygun olan eşleri ve cariyeleri hariç kınanmış değillerdir.
Mehmet Okuyan Ancak eşleri yani (evlilik yoluyla) meşru olarak sahip oldukları kişiler hariç; şüphesiz ki onlar (eşleriyle ilişkilerinde) kınanmazlar.
Muhammed Celal Şems (5-6) Keza onlar, yalnızca hanımları ve sağ ellerinin sahip bulunduklarının dışında, edep yerlerini (de) korurlar. (Böyle davrandıkları için,) onlar hiç ayıplanmayacaklar.
Muhammed Esed eşleri -yani, (evlilik yoluyla) meşru olarak sahip oldukları insanlar- dışında (kimsede arzularına doyum aramazlar): çünkü onlar (eşleriyle olan ilişkilerinden dolayı) kınanmazlar;
Mustafa Çevik 1-7 Hiç şüphesiz gerçek mü’minler, dünyada ve âhirette mutlaka kazanırlar. Onlar titizlikle ve bilinçle namazlarını kılar, Allah’ın rızasını kazanmak için ellerinde olandan infak eder, boş ve anlamsız sözlerden ve işlerden yüz çevirirler. İffetlerini korur, meşru yollarla evlenmiş oldukları eşleri dışındakilerle ilişkiye girmezler. Meşru olan eşleri ile ilişkilerinden dolayı da kınanmaz, günaha girmezler, bunların dışına çıkanlar ise haddi aşmış Allah’ın yasağını çiğnemiş kimselerdir.
Mustafa İslamoğlu fakat kendi eşleri, yani meşru olarak sahip oldukları müstesna; zaten onlar (meşru eşleriyle paylaştıkları cinsellikten dolayı) kınanamazlar.
Ömer Nasuhi Bilmen Ancak zevceleri veya sağ ellerinin mâlik olduğu cariyeleri müstesna. Çünkü onlar, (bu halde) kınanılmış değildirler.
Ömer Öngüt Ancak eşleri ve câriyeleri hariç. Doğrusu bunlar kınanamazlar.
Şaban Piriş Ancak eşleri ve cariyeleri hariç, çünkü bunlar, kınanmazlar.
Sadık Türkmen Ancak eşleri ya da (özel evlilik sözleşmesi yaptıkları), cariyeler[*]/yabancı kadınlar hariç! [*] Cariye: Vatandaş olmayan yabancı kadın ya da kadınlar demektir. Miras hakkı olmayan bu yabancı kadınlarla (cariyelerle) ancak özel sözleşmelerle evlilik yapılabilir. Hz. Muhammed’in (sav) Sünnet’inde, uygulamalarında görülüyor ki; Cariyeye miras düşmüyor. Hür kadına miras düşüyor. Özel sözleşmelerle yapılan işleme cariyelik deniyor. Kişi ister bu cariyeyi hizmetçi olarak çalıştırabilir, isterse cariye de kabul ederse evlilik yapabilir. Daha sonra bir adam; bu cariyeye miras hakkı tanırsa, o zaman hür kadın konumuna geçiyor. Örneğin: Bir İngiliz veya bir Fransız bayan Türkiye’ye gelse; Türkiye’deki bir vatandaşımızla kendi aralarında (resmi nikah dışında) özel sözleşme ile evlense, herhangi bir resmi evlilik olmadığı için, bu kişi vefat ettiği zaman -mevcut yasalara göre- bu İngiliz veya Fransız bayana mirastan pay verilmez. İşte bu işlemin 14 asır önceki benzerine taraflar, cariyelik diyorlardı. Bizim en son geldiğimiz nokta budur… (En doğrusunu yine de Allah bilir.) Ne zaman bu evlilik yürürlükteki yasalara göre yasal hale getirildiğinde (resmi nikah akdi yapıldığında) cariyelik sona ermiş olur ve bundan sonra artık bu kadınlar hür kadınlar statüsünde muamele görürler. Savaşta veya barışta farketmez; özel veya resmi evlilik sözleşmeleri olmadıkça hiçbir kimse kadınlara dokunamaz… Çünkü onlar, bunlardan dolayı kınanmazlar.
Seyyid Kutub Onlar yalnız eşleri ve cariyeleri dışında mahrem yerlerini herkesten korurlar. Bu iki durumda ayıplanmaları sözkonusu değildir.
Suat Yıldırım (5-7) Onlar mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve cariyeleri ile ilişki kurarlar. Çünkü bunu yapanlar ayıplanamazlar. Ama bu sınırın ötesine geçmek peşinde olanlar, işte onlardır haddi aşanlar.
Süleyman Ateş Ancak eşleri, yahut ellerinin sâhip olduğu (câriyeler) hariç. (Bunlarla ilişkilerinden dolayı da) onlar kınanmazlar.
Süleymaniye Vakfı Sadece eşlerine veya hâkimiyetleri altındaki esirlere karşı kınanmazlar[*].

[*] Nur

Tefhim-ul Kuran Ancak eşleri ya da sağ ellerinin sahip olduklarına karşı (tutumları) hariç; bu konuda onlar, kınanmış değillerdir.
Ümit Şimşek Ancak eşlerine ve ellerinin altındakilere karşı müstesna-bunlar kınanmazlar.
Yaşar Nuri Öztürk Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip bulundukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar.