fe mâ zâlet - böylece bitmedi (devam etti)

  
Abdulbaki Gölpınarlı Onları kesilmiş bir ot, ateşi yanıp bitmiş bir kül yığını haline getirinciye dek sözleri, ancak budur işte.
Abdullah Parlıyan Bu mırıldanmaları sürüp giderken, biz onları biçilmiş ekin gibi yaptık, sönüp gittiler.
Adem Uğur Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.
Ahmed Hulusi Onların bu iddiaları sürüp gitti. . . Tâ ki biz onları biçilmiş ekin ve sönmüş ateşe döndürene kadar.
Ahmet Tekin Biz onları biçilmiş bir ekin ve sönen ocaklar haline getirinceye kadar, onların bu itirafları sürüp gider.
Ahmet Varol Bu haykırmaları biz onları biçilmiş ekin ve sönmüş kül yığını haline getirinceye kadar kesilmedi.
Ali Bulaç Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.
Ali Fikri Yavuz Biz, onları, sönmüş kül yığını olarak biçilmiş bir ekin haline getirinceye kadar, hep sözleri bu feryad olmuştur.
Ali Ünal Onları ekin gibi biçip bir kül yığını haline getirinceye kadar bu feryatları sürüp gitti.
Bayraktar Bayraklı Biz, kendilerini kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateş külüne çevirinceye kadar, bu feryatları sürüp gider.
Bekir Sadak Biz onlari bicilmis ot ve bir yigin kul haline getirinceye kadar haykirmalari devam etti.
Celal Yıldırım Onların biçilmiş ot, sönüp bir yığın kül haline gelinceye kadar hayıflanıp söylenmeleri böyle oldu.
Cemal Külünkoğlu Onların bu feryatları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş bir ateş (kül) haline getirinceye kadar devam etti.
Diyanet İşleri (eski) Biz onları biçilmiş ot ve bir yığın kül haline getirinceye kadar haykırmaları devam etti.
Diyanet Vakfi Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.
Edip Yüksel Onları biçip tüketinceye kadar bu yalvarışlarını tekrarlayıp duracaklar.
Elmalılı Hamdi Yazır Artık bütün davaları bu oldu kaldı, nihayet onları öyle yapdık ki biçildiler, söndüler
Erhan Aktaş Biçilmiş ekin gibi pörsüyüp, cansız kalıncaya kadar bu çağrıları son bulmadı.
Gültekin Onan Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.
Hakkı Yılmaz İşte onların bu çağrıları, onları biçilmiş bir ekin ve sönmüş ocak/kül hâline getirinceye kadar son bulmadı.
Harun Yıldırım Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.
Hasan Basri Çantay Nihayet biz onları biçilmiş bir ot, ocakları sönmüş (bir kül yığını) haaline getirinceye kadar dâima feryadları bu (söz) olmuşdur.
Hayrat Neşriyat Artık biz onları, biçilmiş (ekin) ve sönmüş (ateşe dönen) kimseler hâline getirinceye kadar, duâları bu (feryâd) olmakta devâm etti.
İbni Kesir Bu haykırmaları devam edip dururken Biz; onları, biçilmiş bir ot, sönmüş bir ocak haline getirdik.
İskender Evrenosoğlu Böylece onların bu davaları (şikâyetleri); Biz onları, biçilmiş ekin (gibi) sönmüş hale getirinceye (ölünceye) kadar bitmedi.
Kadri Çelik Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin ve sönmüş ateş durumuna getirinceye kadar da son bulmadı.
Mehmet Ali Eroğlu Açıkça feryatları sürdü gitti. Biz onları biçilmiş ekin gibi yaptık, sonra da sönüp gittiler.
Mehmet Okuyan Biz kendilerini yere serilmiş, hasat edilmiş (ekin)e çevirinceye kadar o feryatları sürüp gitmişti.
Muhammed Celal Şems Biz onları biçilmiş bir ekin gibi güzellikleri yok olmuş hale getirinceye kadar, onlar hep aynı sözü söyleyip durdular.
Muhammed Esed Ve bu yakınmaları, Biz kendilerini biçilmiş bir tarlaya (ya da) bir kül yığınına çevirinceye kadar sürüp giderdi.
Mustafa Çevik 11-15 Yaratıp bunca nimetlerle donatmamıza rağmen, davet ettiğimiz hayat nizamına sırtını dönüp nankörlük eden birçok toplumu hak ettikleri azabımızla kırıp geçirdik, yerlerine başka toplulukları getirdik. Helak olmayı hak eden o toplumlar azabımızla karşılaşınca kaçıp kurtulmaya çalıştılar, o zaman onlara şöyle seslenildi: “Haydi bakalım elinizden geliyorsa o şımarık, kibirli, azgın hayatınıza geri dönün de görelim, ama artık bu imkânsız olduğu gibi âhirette de çok şiddetli bir azap ile karşılaşacaksınız.” Dünyada hak ettikleri azapla karşılaşanlar, “Eyvah, yazıklar olsun bize, hakikati inkâr etmekle hem kendimize hem de başkalarına zulmetmişiz.” diyerek feryat ettiler fakat onların bu pişmanlıkları âdeta biçilmiş, yakılıp, kül olmuş ekin tarlasına çevrilmelerine engel olmadı.
Mustafa İslamoğlu Ve onların bu yazıklanmaları, Biz kendilerini biçilmiş ekin haline getirip sönmüş köze çevirinceye kadar devam edip gidecek.
Ömer Nasuhi Bilmen Artık onların bütün çağırmaları, bundan başka olmadı. Tâ ki onları biçilmiş, sönmüş kimseler kıldık.
Ömer Öngüt Biz onları kuruyup biçilmiş ekin haline, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu haykırmaları sürüp gitti.
Şaban Piriş Bu haykırışları devam edip dururken, biz onları biçilmiş ekine, sönmüş ocağa çevirdik.
Sadık Türkmen Bu homurdanışları sürüp giderken, Biz onları biçilmiş ekin gibi yaptık, sönüp gittiler.
Seyyid Kutub Onlar böyle vahlanıp dururken biz kendilerini biçilmiş ekinler gibi cansız yere seriverdik.
Suat Yıldırım Bu feryatları sürüp gitti. Nihayet onları öyle yaptık ki biçildiler, sönüp kül oldular...
Süleyman Ateş Bu mırıldanmaları sürüp giderken biz onları, biçilmiş (ekin gibi) yaptık, sönüp gittiler.
Süleymaniye Vakfı Onları biçilmiş ot gibi, sönmüş ateş gibi yapıncaya kadar yakınmaları kesilmedi.
Tefhim-ul Kuran Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.
Ümit Şimşek Biz onları kökten biçip ocaklarını söndürünceye kadar böylece feryat edip durdular.
Yaşar Nuri Öztürk Bu davaları sürüp giderken biz onları kökten biçiverdik, sönüp silindiler.