menennâ - lütufta bulunduk (ni'met verdik)

  
Abdulbaki Gölpınarlı Andolsun ki bir kere daha lûtfetmiştik sana.
Abdullah Parlıyan “Zaten sana, geçmişte bir kere daha lütufta bulunmuştuk.
Adem Uğur Andolsun biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk.
Ahmed Hulusi "Andolsun ki (bundan önce) sana bir kere daha lütufta bulunmuştuk. "
Ahmet Tekin 'Andolsun, biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk.'
Ahmet Varol Andolsun biz sana bir başka defa gene lütufta bulunmuştuk.
Ali Bulaç "Andolsun, biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk."
Ali Fikri Yavuz And olsun, biz, sana diğer bir defa daha ihsan etmiştik.”
Ali Ünal “Nitekim sana daha önce de bir lütufta bulunmuştuk.
Bayraktar Bayraklı “Andolsun biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk.”
Bekir Sadak (36-39) Allah: «Ey Musa! istedigin sana verildi» dedi, «Zaten sana baska bir defa da iyilikte bulunmus ve annene vahyedilmesi gerekeni vahyetmistik: Musa'yi bir sandiga koy da suya birak; su onu kiyiya atar, Bana da, ona da dusman olan biri onu alir. Ey Musa! Gzumun nunde yetisesin diye seni sevimli kildim.»
Celal Yıldırım And olsun ki, biz bir başka defa da sana minnette bulunup lütfetmiştik.
Cemal Külünkoğlu (36-37) Allah, şöyle buyurdu: “İstediğin sana verildi ey Musa! Andolsun ki, biz sana bir kere daha (şöyle) iyilikte bulunmuştuk:”
Diyanet İşleri (eski) (36-39) Allah: 'Ey Musa! İstediğin sana verildi' dedi, 'Zaten sana başka bir defa da iyilikte bulunmuş ve annene vahyedilmesi gerekeni vahyetmiştik: Musa'yı bir sandığa koy da suya bırak; su onu kıyıya atar, Bana da, ona da düşman olan biri onu alır. Ey Musa! Gözümün önünde yetişesin diye seni sevimli kıldım.'
Diyanet Vakfi Andolsun biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk.
Edip Yüksel “Sana bir kez daha lütufta bulunduk.”
Elmalılı Hamdi Yazır Şanım hakkı için biz lûtfeylemiştik sana diğer bir def'a daha
Erhan Aktaş Gerçek şu ki, Biz sana daha önce de lütufta bulunmuştuk.
Gültekin Onan "Andolsun, biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk."
Hakkı Yılmaz Ve andolsun Biz, sana diğer bir defa daha iyilik yapmıştık:
Harun Yıldırım Andolsun biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk.
Hasan Basri Çantay (37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey'i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım.
Hayrat Neşriyat 'Ve and olsun ki, sana başka bir def'a daha lütufta bulunmuştuk.'
İbni Kesir Zaten sana, başka bir defa daha lutufta bulunmuştuk.
İskender Evrenosoğlu Ve andolsun ki seni, bir kere daha ni'metlendirdik (ni'metlendirmiştik).
Kadri Çelik “Şüphesiz biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk.
Mehmet Ali Eroğlu (36-37) "Tamam, dileğin verildi Ey Musa!" "Andolsun, sana bir kez daha lütufta bulunmuşuzdur."
Mehmet Okuyan Yemin olsun ki sana bir kez daha bir lütufta bulunmuştuk.
Muhammed Celal Şems “Biz sana (bundan önce de,) muhakkak bir kere daha lütufta bulunmuştuk.”
Muhammed Esed "Zaten sana geçmişte bir kere daha lütufda bulunmuştuk;
Mustafa Çevik 36-44 Allah Musa’ya, “Ey Musa! Dileğin kabul edildi. Harun da sana yardımcı olarak görevlendirildi. Bir zamanlar annene de yardım etmiş, ona ilham ederek, “Bebeğini bir sandığa koyarak nehrin akıntısına bırak, akıntı onu kıyıya ulaştıracak, kıyıdan da onu alıp hem bana hem de ona düşman olan birinin evinde, ona evlatlık olarak sahip çıkartacağız.” diye bildirmiştik. İşte ey Musa! Seni ta o zamandan beri şefkat ve merhametle gözetimim altında yetiştirip olgunlaşmanı sağladım. Kız kardeşinin de seni kıyıdan alan Firavun’un ailesine gidip, “O bebeğe bakacak birini size önerebilirim.” dediği zamanda, onun böyle olmasını Biz takdir edip, oraya yönlendirmiştik. Böylece seni annene yeniden kavuşturduk ki onun da yüzü gülsün ve üzülmesin. Derken erişkin bir yaşa gelince de, kazaen bir cana kıyıp birini öldürmüştün ve Biz seni bu tasadan da kurtarmıştık. Ey Musa! Seni birtakım sınavlardan geçirip olgunlaştırdık ve sonra da yıllarca doğup büyüdüğün yerden uzakta, Medyen halkının arasında kaldın, sonunda yine Bizim takdirimiz gereği tekrar buraya geldin.
Ey Musa! Seni kendime elçi olarak seçip, hazırladım. Şimdi sen ve kardeşin Harun, sana bağışladığım mucize belgelerle Firavun’a gidin ve sakın onu ve beraberindekileri, yalnız Benim Rabliğime ve ilahlığıma davet konusunda gevşeklik, ürkeklik göstermeyin. İkiniz birden o nankör, azgın, küstahın karşısına çıkın ve ona erdemli, nezaketli bir üslupla hitap ederek, insanların yaratıcısı Allah’ın onların gerçek Rabbi ve ilahı olduğunu dolayısıyla insanlar üzerinde nizam kurmak, ahlak kuralları belirlemek yetkisinin yalnızca Allah’a ait olduğunu tebliğ edin. Belki bu gerçeği anlayıp da aklını başına alıp, düşünmeye başlar yahut yüreğine Allah korkusu düşer de gerçeğe yönelir.”
Mustafa İslamoğlu ve zaten geçmişte bir kez daha sana (bu şekilde) ikramda bulunmuştuk.
Ömer Nasuhi Bilmen «Ve andolsun ki, sana başka defa da ihsanda bulunmuşuzdur.»
Ömer Öngüt “Andolsun ki sana başka bir defa daha lütufta bulunmuştuk. ”
Şaban Piriş Sana bir defa daha iyilikte bulunmuştuk.
Sadık Türkmen “ANT OLSUN, başka bir kere daha sana lütufta bulunmuştuk.
Seyyid Kutub Biz, bundan önce de bir kere daha sana lütufta bulunmuştuk.
Suat Yıldırım (36-37) "Mûsâ!" dedi, "istediklerin sana verildi. Zaten başka bir sefer de sana lütufta bulunmuştuk."
Süleyman Ateş "Zaten biz sana bir kez daha lutufta bulunmuştuk."
Süleymaniye Vakfı Sana bir iyiliğimiz daha olmuştu.
Tefhim-ul Kuran «Andolsun, biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk.»
Ümit Şimşek 'Başka bir sefer daha Biz sana lütufta bulunmuştuk.
Yaşar Nuri Öztürk "Yemin olsun, sana bir kez daha lütufta bulunmuştuk."