Abdulbaki Gölpınarlı
|
Ateşe doğru gidince ona seslenildi: Ey Mûsâ.
|
Abdullah Parlıyan
|
Fakat ateşe yaklaşınca, bir ses O'na: “Ey Musa!” diye seslendi.
|
Adem Uğur
|
Oraya vardığında kendisine (tarafımızdan): Ey Musa! diye seslenildi:
|
Ahmed Hulusi
|
Ona (ateşe) yaklaştığında: "Yâ Musa" diye sesleniş algıladı.
|
Ahmet Tekin
|
Ateşin yanına vardığı zaman:'Ey Mûsâ!' diye seslenildi.
|
Ahmet Varol
|
Onun yanına gelince: 'Ey Musa!' diye seslenildi.
|
Ali Bulaç
|
Nitekim ona gidince, kendisine seslenildi: "Ey Musa."
|
Ali Fikri Yavuz
|
Ateşe vardığı zaman, şöyle çağrıldı: “Ey Musa!
|
Ali Ünal
|
Ateşin yanına varınca kendisine seslenildiğini işitti: “Ey Musa,” (diyordu ses):
|
Bayraktar Bayraklı
|
Mûsâ ateşin yanına gelince, “Ey Mûsâ!” diye seslenildi.
|
Bekir Sadak
|
Musa atesin yanina gelince: «Ey Musa!» diye seslenildi:
|
Celal Yıldırım
|
(11-12) Musâ ateşe varınca, «Ey Musâ !» diye seslenildi: «Şüphesiz ki ben senin Rabbinim; ayakkaplarını çıkar, çünkü sen gerçekten kutsal vadi Tûr'da bulunuyorsun.
|
Cemal Külünkoğlu
|
(11-12) Musa ateşin yanına varınca, ona (şöyle) seslenildi: “Ey Musa! Şüphe yok ki, ben senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuva'dasın.”
|
Diyanet İşleri (eski)
|
Musa ateşin yanına gelince: 'Ey Musa!' diye seslenildi:
|
Diyanet Vakfi
|
Oraya vardığında kendisine (tarafımızdan): Ey Musa! diye seslenildi:
|
Edip Yüksel
|
Oraya varınca, “Ey Musa!“ diye seslenildi.
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Vaktâki ona vardı kendine şöyle nidâ olundu
|
Erhan Aktaş
|
Oraya varınca, “Ey Musa!” diye seslenildi.
|
Gültekin Onan
|
Nitekim ona gidince, kendisine seslenildi: "Ey Musa."
|
Hakkı Yılmaz
|
Sonra onun yanına geldiğinde seslenildi: “Mûsâ!
|
Harun Yıldırım
|
Oraya vardığında kendisine: Ey Musa! diye seslenildi:
|
Hasan Basri Çantay
|
İşte (Musa) ona gidince kendisine (şöyle) nida olundu: «Ey Musa».
|
Hayrat Neşriyat
|
Nihâyet ona gelince kendisine: 'Ey Mûsâ!' diye seslenildi.
|
İbni Kesir
|
Ateşin yanına gelince; kendisine: Ey Musa, diye seslenildi.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Böylece oraya (ateşin (nurun) yanına) geldiği zaman “Ya Musa!” diye nida olundu.
|
Kadri Çelik
|
Nitekim ona gidince, “Ey Musa!” diye kendisine seslenildi.
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
Ateşe doğru gidip ona yaklaşınca, orada kendisine " Ey Musa" diye seslenilmiştir.
|
Mehmet Okuyan
|
Oraya ulaştığında (tarafımızdan) kendisine şöyle seslenilmişti:
|
Muhammed Celal Şems
|
Onun yanına varınca (kendisine,) “Ey Musa!” diye seslenildi.
|
Muhammed Esed
|
Fakat ateşe yaklaşınca bir ses ona "Ey Musa!" diye seslendi,
|
Mustafa Çevik
|
11-20 Musa ateşe yaklaşınca ona şöyle seslenildi: “Ey Musa! Ben senin Rabbinim, ayakkabılarını çıkar, çünkü kutsal kılınmış Tuva Vadisi’nde bulunuyorsun. Seni peygamber olarak seçtim. Şimdi sana vahyedilecek olanları dikkatlice dinle. Kâinatı ve içindekileri yaratan, nizamlarını kurup yasalarını oluşturan gerçek İlah Benim, o itibarla sen de Bana itaat et, bu gerçeğe uygun yaşamak için de namaz kıl. Gerçek şu ki Son Saat gelip kâinat yok edilecek ve ardından da insanlar yeniden diriltilip, dünya hayatlarını kime ve neye göre yaşamış olduklarından hesaba çekilecek, hak ettiklerinin karşılığını görecekler. Son Saat’in vaktini kimseye bildirmedim. Onun geleceğine inanmayan, kendi boş arzu ve isteklerinin peşinden koşanlar, sakın seni bu konuda yanıltıp, aldatmasın. Yoksa sen de hüsrana uğrayanlardan olursun.” dedikten sonra da Allah sözlerine şöyle devam etti. “Ey Musa! O sağ elindeki nedir?” Musa da “O benim asamdır. Yorulunca buna dayanırım, onunla hayvanlarım için ağaçlardan yaprak çırpar ve yine onunla başka işler de yaparım.” dedi. Sonra da Allah Musa’ya, “Şimdi onu yere bırak, ey Musa!” dedi. Musa da elindeki asasını yere bırakınca, asa hızla hareket eden bir yılana dönüştü.
|
Mustafa İslamoğlu
|
Fakat ateşe yaklaşınca ona (gaipten) "Ey Musa!" diye seslenildi;
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
Vaktâ ki, ateşin yanına geldi. «Ya Mûsa!» diye nidâ olundu.
|
Ömer Öngüt
|
Oraya vardığında: “Ey Musa!” diye nidâ edildi.
|
Şaban Piriş
|
Ateşin yanına geldiği zaman: -Ey Musa! diye seslenildi.
|
Sadık Türkmen
|
O, ateşin yanına geldiği zaman; “Ey Musa!” diye seslenildi:
|
Seyyid Kutub
|
Ateşin yanına gelince kendisine şöyle seslenildi; «Ey Musa!»
|
Suat Yıldırım
|
Ateşin yanına varınca birden: "Mûsâ!" diye nida edildi.
|
Süleyman Ateş
|
(Mûsâ), o(ateşin yanı)na gelince kendisine "Ey Mûsâ!" diye seslenildi.
|
Süleymaniye Vakfı
|
Ateşin yanına varınca “Musa!” diye bir ses yükseldi.
|
Tefhim-ul Kuran
|
Nitekim ona gidince, kendisine seslenildi: «Ey Musa.»
|
Ümit Şimşek
|
Ateşin yanına geldiğinde, 'Ey Musa!' diye seslenildi.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
Onun yanına geldiğinde kendisine "Mûsa!" diye seslenildi.
|