Abdulbaki Gölpınarlı
|
Orada ebedî olarak kalırlar ve oradan ayrılmak da istemezler.
|
Abdullah Parlıyan
|
Orada ebedi olarak kalırlar ve oradan hiç ayrılmak istemezler.
|
Adem Uğur
|
Orada ebedî kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler.
|
Ahmed Hulusi
|
Sonsuza dek oradadırlar. . . Oradan hiç çıkmak istemezler de.
|
Ahmet Tekin
|
Orada ebedî yaşayacaklar. Başka yere nakledilmeyi, oradan uzaklaşmayı istemeyecekler.
|
Ahmet Varol
|
Orada sonsuza kadar kalacaklardır. Oradan ayrılmak da istemezler.
|
Ali Bulaç
|
Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler.
|
Ali Fikri Yavuz
|
İçlerinde ebedî olarak kalırlar, oradan ayrılmak da istemezler.
|
Ali Ünal
|
Orada sonsuzca kalırlar ve usanç duyup da, başka tarafa geçmek gibi bir istek ve arayışları olmaz.
|
Bayraktar Bayraklı
|
Orada uzun süreli kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler.
|
Bekir Sadak
|
Orada temelli kalirlar, baska bir yere gitmek istemezler.
|
Celal Yıldırım
|
Orada ebedî kalırlar; başka yere çıkıp gitmek istemezler.
|
Cemal Külünkoğlu
|
(107-108) (Ama) inandıktan sonra dürüst ve erdemli çalışmalar ortaya koyanlara gelince; onlara da konak yeri olarak Firdevs cennetleri vardır. Onlar orada sonsuza kadar kalacaklar (ve) oradan hiç ayrılmak istemeyeceklerdir.
|
Diyanet İşleri (eski)
|
Orada temelli kalırlar, başka bir yere gitmek istemezler.
|
Diyanet Vakfi
|
Orada ebedî kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler.
|
Edip Yüksel
|
Orada sürekli kalıcıdırlar, orayı hiçbir şeyle değişmek istemezler.
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
İçlerinde muhalled olmak üzere kalırlar, onlardan çıkmak istemezler
|
Erhan Aktaş
|
Orada devamlı kalırlar. Asla ayrılmak istemezler.
|
Gültekin Onan
|
Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler.
|
Hakkı Yılmaz
|
(107,108) Şüphesiz iman etmiş ve düzeltmeye yönelik işler yapmış şu kimseler, içlerinde sürekli kalmak üzere Firdevs bahçeleri onlar için ikram olunmuştur. Onlar, oradan hiç ayrılmak istemezler.
|
Harun Yıldırım
|
Orada ebedî kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler.
|
Hasan Basri Çantay
|
Bunların içerisinde ebedî kalıcıdırlar onlar. Oradan ayrılmak da istemezler.
|
Hayrat Neşriyat
|
Orada ebedî olarak kalıcıdırlar; oradan hiç ayrılmak istemezler.
|
İbni Kesir
|
Orada temmelli kalırlar ve hiç ayrılmak istemezler.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Onlar, orada ebediyyen kalanlar (kalacaklar)dır. Oradan ayrılmayı istemezler.
|
Kadri Çelik
|
Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler.
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
Fiilen orada ebedi olarak kalıcıdırlar; oradan ayrılmak istemezler
|
Mehmet Okuyan
|
Orada ebedî kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler.
|
Muhammed Celal Şems
|
Onlar, hep orada kalacaklar. Oradan hiç ayrılmak istemeyecekler.
|
Muhammed Esed
|
Böyleleri orada sonsuza kadar kalacak (ve) oradan hiç ayrılmak istemeyecekler.
|
Mustafa Çevik
|
107-108 İman edip imanlarının gerektirdiği salih amellerle yaşamak uğrunda gayret edenlere ise mükâfat olarak cennet bahçelerinde konaklar hazırlanmıştır. Onlar da orada ebedî olarak kalacak ve hiç çıkarılmayacaklardır.
|
Mustafa İslamoğlu
|
Orada sürekli kalacaklar; oradan asla ayrılmak istemeyecekler.
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
Orada ebedîyyen kalıcıdırlar. Oradan ayrılmak istemezler.
|
Ömer Öngüt
|
Orada ebedî kalacaklardır, oradan ayrılıp başka bir yere gitmek istemezler.
|
Şaban Piriş
|
Orada ebedi kalacaklardır, oradan hiç ayrılmak istemeyeceklerdir.
|
Sadık Türkmen
|
Orada ölümsüz/sürekli kalıcıdırlar. Oradan hiç ayrılmak istemezler.
|
Seyyid Kutub
|
Orada sonsuza dek kalacaklar, başka bir yere taşınmak istemeyeceklerdir.
|
Suat Yıldırım
|
Onlar orada devamlı kalacak, (usanmadıklarından ötürü), başka tarafa geçmeyi arzu etmeyeceklerdir.
|
Süleyman Ateş
|
Orada sürekli kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler.
|
Süleymaniye Vakfı
|
Onlar orada ölümsüzleşecekler, oradan ayrılmayı istemeyeceklerdir.
|
Tefhim-ul Kuran
|
Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler.
|
Ümit Şimşek
|
Onlar orada ebediyen kalacaklardır. Zaten oradan çıkmak da istemezler.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
Sürekli kalacaklardır orada. Çıkmak istemeyeceklerdir oradan.
|