Abdulbaki Gölpınarlı
|
O gün, başları göğe çevrilmiş, koşup dururlar, göz çevirip kendilerine bile bakmazlar ve yürekleri bomboştur.
|
Abdullah Parlıyan
|
O gün onlar, başları bir kurtarıcı ararcasına yukarı kalkık, bakışları kendilerine bile çevrilip bakamaz halde kalpleri bomboş oradan oraya koşuşup dururlar.
|
Adem Uğur
|
Zihinleri bomboş olarak kendilerine bile dönüp bakamaz durumda, gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar.
|
Ahmed Hulusi
|
(İşte o gün onlar) zillet içinde bakarak, başlarını dikerek (yardım arayışında) koşuşur hâldedirler. . . Kendilerini göremez bir hâldedirler! Ne düşüneceklerini bilemezler!
|
Ahmet Tekin
|
O gün onlar, kalpleri, zihinleri bomboş olarak, kendilerine göz ucuyla bile bakamaz bir durumda, başları göğe dikilmiş bir vaziyette medet beklercesine davet edene doğru koşarlar.
|
Ahmet Varol
|
(O gün) başlarını dikerek koşarlar. Gözleri hiç kendilerine doğru dönmez. Kalpleri ise bomboştur.
|
Ali Bulaç
|
Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp çevrilmez. Kalbleri (sanki) bomboştur.
|
Ali Fikri Yavuz
|
Öyle ki, başlarını dikerek koşacaklar; gözleri, kendilerine bile dönüp bakamıyacak. Kalblerinin içi ise, hayır namına her şeyden boştur.
|
Ali Ünal
|
O gün onlar, boyunları uzamış, başları yukarıda ve gözleri sabit bir noktaya çakılıp kalmış bir halde koşuşturup dururlar; kalbleri ise bomboş, sanki sadece hava doludur.
|
Bayraktar Bayraklı
|
O gün başlarını dikerek koşarlar; bakışları kendilerine dönmez. Yüreklerinin içi de bomboştur.
|
Bekir Sadak
|
O gun baslari kalkmis, gozleri kendilerine donemeyecek sekilde sabit kalmis, gonulleri bombos halde kosup duracaklardir.
|
Celal Yıldırım
|
(O gün) başları yukarıya dikilmiş, gözlerini kendilerine (bile) çevirip bakamazlar; kalbleri de bomboş halde koşarlar.
|
Cemal Külünkoğlu
|
(O gün onlar) havaya dikilmiş başları ve hiçbir tarafa bakamayan gözleri ile duyarlıktan yoksun bir şekilde (çağrıldıkları tarafa doğru) koşarlar.
|
Diyanet İşleri (eski)
|
O gün başları kalkmış, gözleri kendilerine dönemeyecek şekilde sabit kalmış, gönülleri bomboş halde koşup duracaklardır.
|
Diyanet Vakfi
|
Zihinleri bomboş olarak kendilerine bile dönüp bakamaz durumda, gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar.
|
Edip Yüksel
|
Başları boyunları üstüne kaskatı dikilmiş, göz kapakları kıpırdamaksızın korkudan dolayı zihinleri bomboş bir halde koşuşurlar.
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Başlarını dikerek koşarlar, nazarları kendilerine dönmez, ve yüreklerinin içi bom boş hevâ kesilmiştir
|
Erhan Aktaş
|
Bakışlarını yukarı dikerek1, bakışları sabit bir şekilde umutsuzca koşarlar.2
1- Bir kurtarıcı beklercesine. 2- Davet edene.
|
Gültekin Onan
|
Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp çevrilmez. Yürekleri (efidetühüm) (sanki) bomboştur.
|
Hakkı Yılmaz
|
(42,43) Sakın şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanların yaptıklarından Allah'ın
duyarsız/bilgisiz olduğunu sanma! Ancak O, onları, başlarını dikerek koşacakları, gözlerin dışa
fırlayacağı bir gün için erteliyor. Onların bakışları kendilerine dönmez ve onların gönülleri
bomboştur.
|
Harun Yıldırım
|
Zihinleri bomboş olarak kendilerine bile dönüp bakamaz durumda, gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar.
|
Hasan Basri Çantay
|
(O haldeki) hepsi de başlarını dikerek koşacaklar. Gözleri kendilerine bile dönüb bakamayacak. Kalblerinin içi ise (müdhiş korkularından dolayı akıldan) bomboşdur.
|
Hayrat Neşriyat
|
(O gün onlar, artık) başlarını (kendilerine her seslenene) korkuyla kaldıranlar olarak(çağrıldıkları yere) koşacak olan kimselerdir; (öyle ki) bakışları kendilerine (bile) dönemez. Kalbleri ise bomboştur (kapıldıkları dehşetten dolayı hiçbir şey anlamazlar).
|
İbni Kesir
|
O gün; başları kalkmış, gözleri kendilerine dönmeyecek şekilde sabit kalmış, gönülleri bomboş olarak koşup duracaklardır.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Başlarını dik tutarak (gökyüzüne doğru devamlı bakarak) koşanlar! Onların bakışları, kendilerine dönemez. Ve onların kalpleri heva ile (nefsin afetleriyle) doludur (nefsin afetlerinden ibarettir).
|
Kadri Çelik
|
(O gün) Onlar havaya dikilmiş başları, kendilerine dönmeyen donuk gözleri ve bomboş gönülleriyle zillet içinde bakıp koşuşurlar.
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
Artık o gün başları yukarıda koşar, gözlerini kendilerine çevirmez, kalpleri bomboştur.
|
Mehmet Okuyan
|
Kalpleri bomboş olarak bakışlarını kontrol edemez şekilde, başları yukarı dikilmiş bir durumda (davetçiye doğru) seğirtip koşarlar.
|
Muhammed Celal Şems
|
Onlar başlarını kaldırıp (korkudan) koşuşacaklar. Onların bakışları geri dönmeyecek ve gönülleri (umutlardan) bomboş olacak.
|
Muhammed Esed
|
O Gün onlar, başları (bir medet ararcasına) yukarı kalkık, bakışları kendi hallerini göremeyecek kadar çarpılmış, ve kalpleri bomboş, oradan oraya koşuşup dururlar.
|
Mustafa Çevik
|
42-43 Sakın Allah’ı müşrik ve kâfirlerin yapıp ettiklerinden habersiz sanmayın. Allah onların hak ettikleri cezalarını, korkudan gözlerinin âdeta yuvasından fırlayacakmış gibi dehşetle bakıp kalacağı güne bırakır. İşte O Gün onlar mahşer yerinin dehşetinden panik içinde bir kurtuluş çaresi ararcasına başlarını göğe dikmiş, gözleri yuvasında dona kalmış, kendilerinden geçmiş ve kalpleri bomboş bir halde oradan oraya koşuşup dururlar.
|
Mustafa İslamoğlu
|
(O gün) onlar arkaya kaykılmış başları, yuvalarına bir türlü dönmeyen fırlamış bakışları ve tamtakır yürekleriyle panik içinde seğirtip dururlar.
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
(Öyle ki) Başlarını yukarıya dikerek koşarlar. Gözleri kendilerine dönüp bakamaz ve yürekleri ise bomboş hava kesilmiş bulunur.
|
Ömer Öngüt
|
Başlarını dikerek koşarlar. Gözleri kendilerine bile dönüp bakamayacak şekilde sabit kalmış. Gönülleri ise bomboştur.
|
Şaban Piriş
|
Gözleri, bakışları kendilerine dönemeyecek şekilde donuklaşmış ve başları dikilmiş olarak dururlar. Gönülleri ise bomboş...
|
Sadık Türkmen
|
O zaman başlarını dikerek koşarlar, bakışları kendilerine dönmez, yürekleri de sanki bomboştur!
|
Seyyid Kutub
|
O gün onlar havaya dikilmiş başları ile, hiçbir tarafa bakamayan donuk gözleri ile duyarlıktan yoksun, bomboş gönülleri ile hızlı hızlı koşarlar.
|
Suat Yıldırım
|
O gün onlar başlarını dikmiş, gözleri donup kalmış, kalpleri bomboş koşup dururlar.
|
Süleyman Ateş
|
(O gün) başlarını dikerek koşarlar, bakışları kendilerine dönmez, (öyle donup kalmıştır sanki). Yüreklerinin içi de bomboş havadır. (Şaşkınlıktan, kafalarında düşünce adına bir şey kalmamıştır).
|
Süleymaniye Vakfı
|
O gün kafaları ikna edilmiş, gözleri kırpılmaz halde ve gönülleri arayış içinde boyun eğmiş olurlar.
|
Tefhim-ul Kuran
|
Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp çevrilmez. Kalbleri de (sanki) bomboştur.
|
Ümit Şimşek
|
O gün onlar başlarını dikmiş, kendilerine bakacak halleri kalmamış, kalpleri havalanmış, koşuşup durmaktadırlar.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
Başlarını dikerek koşuşurlar. Bakışları kendilerine dönmez. Yürekleri tamamen boşalmıştır.
|