Abdulbaki Gölpınarlı
|
Rabbimiz, soyumun bir kısmını ekin bitmez bir yere, hürmeti vâcib olan evinin yanına yerleştirdim, Rabbimiz, namaz kılsınlar diye. Artık insanların bir kısmı da onlara gönül versin, sevsinler onları ve şükretmeleri için de meyvelerle rızıklandır onları.
|
Abdullah Parlıyan
|
Ey Rabbimiz! Soyumdan bir kısmını ekin bitmez bir yere, senin kutsal evinin yakınına yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı devamlı ve tam bir duyarlılık içinde, yerine getirsinler. Artık sen, insanlardan bir kısmının gönlünü hevesle oralara meylettir ki, hac ve umre maksadıyla gelip gitmelerinde de, çeşitli meyvelerle rızıklandır onları, belki şükrederler.
|
Adem Uğur
|
Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.
|
Ahmed Hulusi
|
"Rabbimiz. . . Muhakkak ki ben, zürriyetimden bazısını senin kutsal evinin yanında, ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. . . Rabbimiz, salâtı ikame (sana yönelişlerinin getirisini) yaşasınlar diye! (O hâlde) insanlardan bazı hakikati idraka açık olan şuur sahiplerini, onlara meylettir ve kendilerini ilim ve marifetlerden rızıklandır. . . Tâ ki değerlendirsinler, şükretsinler. "
|
Ahmet Tekin
|
'Rabbimiz, ben çocuklarımdan neslimden bir kısmını, senin Beyt-i Haram’ının, Kâbe’nin yanında, ziraat yapılamayan ekinsiz, mahsul yetişmeyen bir vâdiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı âdâbına riâyet ederek, aksatmadan âşikâre kılmaları için böyle yaptım. Sen de, insanlardan bir kısmının gönlünü, aklını onlara meylettir. Onlara yetiştirme imkânı sağlayarak ve başka ülkelerden getirterek çeşitli meyvalardan rızık ver. Şükürlerine vesîle olur.' diyordu.
|
Ahmet Varol
|
Ey Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazılarını senin haram kılınmış evinin yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı kılsınlar diye. Artık sen insanlardan bazılarının gönüllerini onlara meylettir ve çeşitli meyvalarla onları rızıklandır. Olur ki şükrederler.
|
Ali Bulaç
|
"Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalblerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler."
|
Ali Fikri Yavuz
|
Ey Rabbimiz! Ben, evlâdımdan bir kısmını senin mukaddes olan evinin (Kâbe’nin) yanında, ekin bitmez bir vadide yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı gereği üzere kılsınlar diye... Artık insanlardan bir kısmının kalblerini onlara meylettir (arzulayarak yanlarına varıp Kâbe’yi ziyaret etsinler). Şükretmeleri için de o belde halkını bazı meyvalarla rızıklandır.
|
Ali Ünal
|
“Rabbimiz, soyumdan bir kısmını, kendisine her şekilde hürmet göstermek vacip olan Kutsal Evin’in yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim, (dünya ve dünyanın geçimlikleriyle fazla meşgul olmayıp,) namazı bütün şartlarına riayet ederek, vaktinde ve aksatmadan kılsınlar diye Rabbimiz. Artık insanlar içinden birtakım safi, tertemiz kalbleri onlara yönelt ve onları (ticaret gibi yollardan) yerin bitirdikleriyle rızıklandır ki, Sana şükretsinler.
|
Bayraktar Bayraklı
|
“Ey Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını ekilebilir toprağı olmayan vadiye, senin Kutsal Ev'inin yakınına yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılsınlar diye böyle yaptım. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir ve meyvelerden onlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.”
|
Bekir Sadak
|
«ORabbimiz! Ben cocuklarimdan kimini, namaz kilabilmeleri icin Senin kutsal evinin yaninda, ziraata elverissiz bir vadiye yerlestirdim. Rabbimiz! Insanlarin gonullerini onlara meylettir, sukretmeleri icin onlari urunlerle riziklandir.»
|
Celal Yıldırım
|
«Rabbimiz ! Doğrusu ben çccuklarımdan bir kısmını senin Hürmetli Evin'in yanına ziraatsız bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namaz kılsınlar diye (böyle bir yer seçtim). Artık sen insanlardan bir kısmının gönlünü hevesle onlara meylettir; onları bazı meyvelerle rızıklandır; umulur ki şükrederler.»
|
Cemal Külünkoğlu
|
“Ey Rabbimiz! Gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılsınlar diye (böyle yaptım). Sen de insanlardan bazılarının kalplerini onlara meylettir (yanlarına varıp Kâbe'yi ziyaret etsinler) ve onlara verimli, bereketli rızıklar bahşet ki şükretsinler.”
|
Diyanet İşleri (eski)
|
'Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için Senin kutsal evinin yanında, ziraata elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerle rızıklandır.'
|
Diyanet Vakfi
|
«Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.»
|
Edip Yüksel
|
“Efendimiz, ben çocuklarımdan bazısını, Sınırlanmış Ev’inin yanındaki ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Efendimiz, onlar namazı gözetsinler diye… İnsanların gönüllerini onlara karşı sempatiyle doldur ve onları ürünlerle rızıklandır ki şükretsinler.”
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Yarabbenâ! Ben, zürriyyetimden ba'zısını senin beyti muharreminin yanında, ekin bitmez bir vâdide iskân ettim, yarabbenâ! namazı ikame etsinler diye, bundan böyle insanlardan bir takım gönülleri onlara doğru akıt, ve onları hasılâttan merzuk buyur, gerek ki şükrederler
|
Erhan Aktaş
|
“Rabb’imiz! Gerçekten ben, neslimden bir kısmını sahipsiz, ekine elverişli olmayan vadiye; Beyt-i Haram’ının1 yanına yerleştirdim; Rabb’imiz! Salâtı ikame etsinler2. İnsanlardan bir kısmının gönlünü onlara yönelt. Ve onları kimi ürünlerle rızıklandır. Umulur ki onlar şükrederler.”
1- Kutsal Ev’in, Kabe’nin. 2- Şirkten arınmış tevhidi bir bilinçle Allah’a yönelsinler; ibadete layık yeğane ilahın Allah olduğuna inansınlar.
|
Gültekin Onan
|
"Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım); böylelikle sen, insanların bir kısmının yüreklerini (efideten) onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.
|
Hakkı Yılmaz
|
(35-41) Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara
tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana
uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve
çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri
[mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta
tutmaları] için, Senin dokunulmazlaşmış Ev'inin yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim.
Rabbimiz! Verdiğin nimetlerin karşılığını ödemeleri için artık Sen de insanlardan bir kısmının
gönüllerini onlara meylettir. Ve onları bazı meyvelerden rızıklandır. Rabbimiz! Şüphesiz Sen bizim
gizlediğimiz şeyleri ve açığa vurduğumuz şeyleri bilirsin. –Ve yerde ve gökte, hiçbir şey Allah'a
gizli kalmaz.– İhtiyarlık hâlimde bana İsmâîl'i ve İshâk'ı lütfeden Allah'a sonsuz övgüler olsun.
Şüphesiz ki Rabbim duamı çok iyi işitendir. Rabbim! Beni salâtı ikame eden [mâlî yönden ve
zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta tutan] biri kıl!
Soyumdan da. Rabbimiz! Duamı da kabul et! Rabbimiz! Hesabın kurulduğu günde benim için,
anam-babam için ve mü’minler için bağışlamada bulun!” demişti.
|
Harun Yıldırım
|
“Rabbimiz, gerçekten ben zürriyetimden bir kısmını senin mukaddes evinin yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı dosdoğru kılsınlar diye. Artık sen insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir ve onları bir takım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.”
|
Hasan Basri Çantay
|
«Ey Rabbimiz, ben evlâdlarımdan kimini Senin mukaddes olan evinin yanında ekinsiz bir vadiye yerleşdirdim. Sebebi şudur ki, Rabbimiz, dosdoğru namaz (larını) kılsınlar. Artık Sen insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyl etdir. Onların şükretmeleri me'mul olduğu için kendilerini ba'zı meyvelerle rızıklandır».
|
Hayrat Neşriyat
|
'Rabbimiz! Doğrusu ben zürriyetimden bir kısmını (oğlum İsmâîl ile annesi Hâcer’i), senin Beyt-i Harâm’ının (Kâ'be’nin) yanında, ekinsiz bir vâdiye yerleştirdim; Rabbimiz! Namazı hakkıyla edâ etsinler (sana hakkıyla kulluk etsinler) diye (emrin üzere, böyle yaptım)! Artık (sen) insanlardan bir kısım gönülleri onlara meylettir ve onları mahsûllerden rızıklandır! Umulur ki şükrederler.'
|
İbni Kesir
|
Rabbımız; ben, çocuklarımdan kimini; namaz kılabilmeleri için, Senin mukaddes evinin yanında çorak bir vadiye yerleştirdim. Rabbımız; insanların gönüllerini onlara meylettir. Şükretmeleri için onları meyvelerle rızıklandır.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Ey Rabbimiz! Ben, zürriyetimden bir kısmını ekin bitmeyen bir vadiye, Senin Beyt-i Haram'ının yanında iskân ettim (yerleştirdim). Ey Rabbimiz! Namazı ikame etsinler. Bir kısım insanların kalbini onlara meylettir. Ve onları ürünlerden rızıklandır. Böylece onlar şükrederler.
|
Kadri Çelik
|
“Rabbimiz! Gerçekten ben çocuklarımdan bir kısmını senin dokunulmaz evinin yanı başındaki bitkisiz, kıraç bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle sen, insanların bir kısmının kalplerini onlara ilgi duyar kıl ve onları bir takım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.”
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
İçlerinden bir kısım çocuklarımı ekin bitmeyen yere, Beyt-i Haram yakınlarına Bırakıp namaz kılsınlar diye yerleştirdim Rabbimiz. İnsanları bir kısmı da onlara Rabıta kurar kıl gönülleriyle ve şükretmeleri için meyvelerden rızıklar ver onlara.
|
Mehmet Okuyan
|
Rabbimiz! Ben neslimden bir kısmını senin Saygın Ev’inin (Kâbe’nin) yanında, tarım yapılmayan bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı doğru kılmaları için (böyle yaptım). İnsanlardan bir kısmının gönüllerini onlara eğilimli kıl ve ürünlerden onlara rızık ver! Umulur ki şükrederler.
|
Muhammed Celal Şems
|
“Ey Rabbimiz! Ben evladımın bir kısmını, Senin saygıdeğer evinin yanında hiç ekilemeyen bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım.) Sen, insanların gönüllerini onlara meylettir. (Sana daima) şükretsinler diye, onları (çeşitli) meyvelerle rızıklandır.”
|
Muhammed Esed
|
"Ey Rabbimiz! Soyumdan bazılarını ekilebilir toprağı olmayan bir vadiye, Senin kutsal evinin yakınına yerleştirdim ki, ey Rabbimiz, salatı devamlılık ve duyarlılık içinde yerine getirsinler; öyleyse, insanların kalplerini onlara doğru meylettir; ve onlara verimli, bereketli rızıklar bahşet ki şükretsinler.
|
Mustafa Çevik
|
35-41 Vaktiyle İbrahim Allah’a şöyle dua etmişti: “Rabbim bu beldeyi emin, güvenilir bir yer kıl, beni ve soyumdan olanları da Senden başkasını ilah edinmekten muhafaza et. Rabbim, bu müşrikler ve onların ilah edinip de putlaştırdıkları kimseler, cahil, aklını kullanmayan birçok insanın da müşrik ve kâfir olmasına sebep olmuşlardır. Rabbim; her kim bana uyarsa o bendendir ve Senin doğru olan yolundadır. Her kim de davetinden yüz çevirirse, o kimsenin işi de Sana kalmıştır. Sen yanlışından tevbe edip doğruya yönelenlere karşı merhametli ve bağışlayıcısın. Rabbim ben ailemden bazılarını ekip biçmeye elverişli olmayan kıraç bir vadiye, Senin mukaddes beytinin yakınında bir yere yerleştirdim ki; namazlarını kılıp, Sana dua etsinler ve Sana güvenip sığınsınlar, merhametine, şefkatine nail olsunlar! Rabbim! Bir kısım insanın gönüllerini de onlara meylettir ve onlara rızıklar bahşet, şükredenlerden olmayı nasip et.” diyerek duasına şöyle devam etti: Ey Rabbimiz! “Sen bizim içimizi, dışımızı, gizli açık her şeyimizi bilirsin. Yerde ve gökte olan hiçbir şey senden gizlenemez, övülmeye layık olan da yalnız Sensin! Rabbim sana hamdolsun, bana ihtiyarlık çağımda İsmail ve İshak’ı bağışladın. Şüphesiz Sen, duaları işitensin. Rabbim beni ve soyumu namazı titizlikle kılan kullarından eyle! Rabbim, ibadetlerimle duamı da kabul et. Rabbim Hesap Günü’nde beni, anamı, babamı ve bütün mü’minleri rahmet ve merhametinle bağışla.”
|
Mustafa İslamoğlu
|
"Rabbimiz! İşte ben, neslimden bir kısmını ekip-biçmeye elverişsiz bir vadiye, Senin Mukaddes Beytinin yanına yerleştirdim. Ey Rabbimiz, (bunu) kulluklarını yerine getirebilsinler diye (yaptım)! Artık insanların gönüllerini onlara meylettir; onları bereketli ürünlerle rızıklandır; umulur ki onlar da (bunun) şükrünü eda ederler!..
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
«Rabbimiz! Ben zürriyetimden bazısını senin Beyt-i Muharrem'inin yanındaki ekinsiz bir vadide iskan ettim. Ey Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılsınlar diye. Artık insanlardan bir kısmını gönüllerini onlara meyleder kıl ve onları mahsulâttan merzûk et. Umulur ki, onlar şükrederler.»
|
Ömer Öngüt
|
“Ey Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için senin Beyt-i haram'ının yanında ekinsiz bir vâdiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, çeşitli meyvelerden bunlara rızık ver. Umulur ki bu nimetlere şükrederler. ”
|
Şaban Piriş
|
-Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için Senin kutsal evinin yanında, ziraata elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerle rızıklandır.
|
Sadık Türkmen
|
Rabbimiz! Ben, çocuklarımdan bir kısmını, Beyt-i Muharremin’in/Kâbe’nin yanında, ekin bitmez (çorak) bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Salat’ı/Namaz’ı, (ayetleri anlayarak, sürekli ve bilinçli olarak) yerine getirsinler! Bundan böyle insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara yönelt! Onları çeşitli ürünlerle rızıklandır, umulur ki şükrederler!
|
Seyyid Kutub
|
Ey Rabbimiz, ben âilemin bir bölümünü senin dokunulmaz evinin, Kâbe'nin yanıbaşındaki bitkisiz, kıraç bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz, bunu namazı kılsınlar diye böyle yaptım. Buna göre insanlardan bir bölümünün gönüllerinde onlara karşı özlem uyandır ve onlara rızık olarak çeşitli meyvalar bağışla, umulur ki sana şükrederler.
|
Suat Yıldırım
|
"Ey bizim Rabbimiz! Ben zürriyetimden bir kısmını senin kutsal mâbedinin yanında, ekin bitmez bir vâdide yerleştirdim. Ey bizim Rabbimiz! Namazı gereğince kılsınlar diye böyle yaptım. Ya Rabbî! Artık insanların bir kısmının gönüllerini onlara doğru yönelt, onları her türlü ürünlerden rızıklandır ki Sana şükretsinler."
|
Süleyman Ateş
|
"Rabbimiz, ben çocuklarımdan bazısını, senin Harâm Evinin yanında, ekinsiz bir vâdiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı kılsınlar diye (böyle yaptım). Artık sen de insanlardan birtakım gönüllüleri, onları sever yap ve onları çeşitli meyvalarla besle ki şükretsinler."
|
Süleymaniye Vakfı
|
Rabbimiz! Ben soyumdan bir kısmını senin dokunulmaz Beytinin[*] yanında, bitkisiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı tam kılsınlar diye öyle yaptım. İnsanlardan kiminin gönlünde onlara karşı özlem uyandır. Bir de onları birtakım ürünlerle azıklandır; belki görevlerini yerine getirirler.
[*] Kabe
|
Tefhim-ul Kuran
|
«Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalblerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.»
|
Ümit Şimşek
|
'Rabbimiz! Ben neslimden bir kısmını, Senin hürmetli beytinin yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim-namazı dosdoğru kılsınlar diye, ey Rabbimiz! İnsanlardan bir kısmının kalplerini onlara meylettir ve onları her türden ürünlerle rızıklandır ki onlar da Sana şükretsinler.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
"Ey Rabbimiz! Ben, çocuklarımdan bir kısmını senin kutsal evinin yanındaki, ziraata elverişsiz vadiye yerleştirdim ki, namazı kılsınlar, ey Rabbimiz! Sen de insanlardan bazı gönülleri, onlardan hoşlanır yap. Çeşitli meyvelerle onları rızıklandır ki, şükredebilsinler!"
|