Sâd. Şeref sahibi Kur'ân'a yemin olsun ki, inkâr edenler bir gurur ve ayrılık içindedirler. (Sâd 1-2)
Kuran'da yüzlerce kez geçen zikir kelimesi ve türevleri (Örneğin Sad suresi 1. ayet) günümüzde yanlış anlaşılan ve uygulanan bir kelime. Zikir deyince ilk olarak aklımıza, mesela tespih çekme eylemi gibi uygulamalarla kendinden geçerek, Allah'ın adını anmak geliyor.
Yusuf kıssasının anlatıldığı 12. surenin 42. ayetinde Yusuf peygamber, hapisteki arkadaşına beni efendine zikret-hatırlat diyor. Bilinmeyen şey zikredilmez. Yani hakkında malumat bulunan bilginin harekete geçirilmesidir.
Zikir, Kurani bağlamda Allah tarafından verilen bilgiler olarak anlaşılabilir. Resuller gönderildikleri zaman, inanmayanların söylediklerinden bazıları "Bu zikir sana mı geldi" gibi ifadeler oluyor. Yani zikrin gelmesine değil, zikrin yollandığı kişiye şaşırıyorlar (Zümer 8, Hicr 6). Bütün ilahi mesajlar bir öncekini tasdik eder ve böylece hep hakkında malumat bulunan bilgidir. (Enbiya 105) Yine Enbiya suresinin 50. ayetinde bu mübarek bir zikirdir ve bildiğiniz şeyleri inkar etmeyin diye buyruluyor.
Allah'tan gelen bu zikri tanıma özelliğine sahip kişileri ise Ulul elbab olarak niteliyor rabbimiz (Bakara 269, Sad 29). Bu derin kavrayış sahipleri-sağlam duruşlu olanlar sözün en güzeline tabi olurlar (Zümer 18). Sözden (Kavl) kasıt elbette ki halkalar gibi birbiri ardınca ulaştırılan vahiy zinciri (Kasas 51). Zümer 23'de ise kavl kelimesi yerine hadis kelimesi kullanarak, kelimenin kökündeki yeni olma, son gelen söz manalarıyla, son gelen vahyin belirleyici olduğu buyruluyor. İşte Ulul elbab bu yeni gelen zikrin, gerçekten Allah katından gelip gelmediğini kavrayabilen insanlardır. Ulul elbab Allah'ın zikrini okuyuncu-duyunca kalpleri ve tenleri yumuşar. (Zümer 23) Ankebut 46'da genellikle Ehli Kitap ile güzel şekilde tartış diye meal verilen ayet, aslında onlara son gelen ayetleri oku olabilir. Çünkü Ehli Kitap içindeki Ulul elbab olan kimseler, son gelen ayetleri onlara okununca, zaten bunun Allah'tan geldiğini anlar. Konunun özeti olabilecek bir ayet de Yusuf suresinin 111. ayeti. Bu kıssalarda Ulul elbab için derin dersler vardır. Aynı zamanda bu uydurulmuş bir hadis değildir diyerek, bu zikrin yeniliğine yine bir atıfta bulunuluyor ve tasdik ettiği vurgulanıyor.
"Yeni" indirilen zikir için Enbiya suresinin 2 ve Şuara suresinin 5. ayetinde muhdes kelimesiyle atıfda bulunuluyor. Zikri muhdes, yeni indirilen, tasdik eden bilgi diye çevrilebilir. Ehli Kitap içinde Ulul elbab olmayanlar ise, bu iki ayetteki reaksiyonu gösterip alay ve inkar ediyorlar. Yine Enbiya suresinin 10. ayetinde içinde şerefiniz bulunan bir kitap indirdik diye meal verilen ayet aslında, zikrukum bulunan bir kitap indirdik, yani sizin zikriniz, sizin vahyinizi tasdik eden bir kitap indirdik denebilir.
Zikir'in diğer bir özelliği ise Kuran olmasıdır (Yasin 69). Kaf suresinin son ayetinde (45) Resule Kuran'la zikret diye buyruluyor.
Erdem Uygan ve Dr. Fatih Orum'un beraber sundukları 23.11.2015 tarihli KÖK (Kur'an'ın Öğrettiği Kavramlar) programından derlenmiştir. Programıburadanseyredebilirsiniz.