80 - Abese suresi 12. âyet meali

فَمَن شَاء ذَكَرَهُ
Fe men şâe zekerah(zekerahu).
  
fe o zaman, böylece
men kimse, kişi
şâe diledi
zekera-hu onu zikretti, öğüt aldı
   
Abdulbaki Gölpınarlı Dileyen dinler, öğüt alır.
Abdullah Parlıyan Bunun için kim istekliyse O'nu hatırlayıp öğüt alabilir.
Adem Uğur Dileyen ondan (Kur'an'dan) öğüt alır,
Ahmed Hulusi Dileyen Onu hatırlar!
Ahmet Tekin Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde, kendi iradesini ve tercihini kullanarak, dileyen Kur’ân’ı düşünür, ondan öğüt alır.
Ahmet Varol Artık dileyen onu düşünüp öğüt alır.
Ali Bulaç Artık dileyen, onu 'düşünüp öğüt alsın.'
Ali Fikri Yavuz Artık dileyen ondan öğüd alır.
Ali Ünal Dileyen herkesin dinleyip, ders alacağı,
Bayraktar Bayraklı (11-12) Hayır! Yaptığın doğru değil, âyetlerimiz bir öğüttür, dileyen ondan öğüt alır.
Bekir Sadak Dileyen onu ogut kabul eder.
Celal Yıldırım Arzu eden Onu hatırlayıp öğüt alır.
Cemal Külünkoğlu (11-12) Hayır! (Böyle yapman doğru değil.) Çünkü o (Kur'an) bir öğüttür. Dileyen ondan öğüt alır.
Diyanet İşleri (eski) Dileyen onu öğüt kabul eder.
Diyanet Vakfi (11-16) Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler), değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür; dileyen ondan (Kur'an'dan) öğüt alır.
Edip Yüksel Dileyen bundan öğüt alır.
Elmalılı Hamdi Yazır İmdi onu dileyen tezekkür etsin
Erhan Aktaş Dileyen kimse ondan öğüt alır.
Gültekin Onan Artık dileyen, onu 'düşünüp öğüt alsın'.
Hakkı Yılmaz 11-16 Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! Kur’ân, değerli sayfalar içinde, yüceltilmiş, tertemiz temizlenmiş, saygın, iyi yazıcıların ellerinde bir düşündürücüdür. Dileyen onu düşünüp öğüt alır.
Harun Yıldırım Artık dileyen onunla ders alsın.
Hasan Basri Çantay Binâen'aleyh dileyen onu beller.
Hayrat Neşriyat Artık dileyen ondan nasîhat alır.
İbni Kesir Dileyen onu düşünüp öğüy alır.
İskender Evrenosoğlu Artık dileyen kimse, O'nu zikreder (O'ndan öğüt alır).
İstanbul Kuran Araştırmaları Grubu Artık dileyen O’nu (Kuran’ı) düşünüp öğüt alsın.
Kadri Çelik Artık dileyen, onu hatırlayıp kendine gelir.
Mehmet Ali Eroğlu (11-12) Ancak bununla düşünür öğüt alırsın. Bu bir hatırlatmadır.
Mehmet Okuyan Dileyen onu (Kur’an’ı) hatırlar.
Muhammed Celal Şems Artık isteyen onu (aklında) tutsun.
Muhammed Esed kim istekliyse O'nu hatırlayıp öğüt alabilir
Mustafa Çevik 11-16 Ancak yaratılışının sebebine uygun yaşamak isteyenler, Allah’ın âyetlerinden (vahyinden) öğüt alırlar.
Bizim katımızda kayıt altında olan vahyi, yine bizim yanımızda itibarlı, değerli ve güçlü kıldığımız melek (Cebrail), Peygamber’e ulaştırmaktadır.
Mustafa İslamoğlu gönüllü olan herkes ondan öğüt alabilir,
Ömer Nasuhi Bilmen Artık dileyen onu düşünür (hatırlar).
Ömer Öngüt Dileyen ondan öğüt alır.
Şaban Piriş Dileyen kimse onu korur/aklında tutar.
Sadık Türkmen Dileyen kimse onu düşünüp öğüt alır.
Seyyid Kutub Dileyen onu düşünüp öğüt alır.
Suat Yıldırım Artık isteyen ders alır.
Süleyman Ateş Dileyen onu düşünüp öğüt alır.
Süleymaniye Vakfı Kim ne yapmışsa onu hatırlayacaktır[*].

[*] Ahirette herkes, yaptığı her şeyi görecektir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Kim zerre kadar iyilik yapmış olsa onu görür. Kim zerre kadar kötülük yapmış olsa onu da görür.” (Zilzâl 99/7-8) Burada şâe (شاء) fiiline “(كوَّن) kevvene = oluşturdu” anlamı verilmiştir. Çünkü şâe (شاء) şey (شَيْء)’den türemiştir. Şey”in mastar olarak anlamı “oluşturma”dır. Ayete şu şekilde takdir edilerek anlam verilmiştir: من كون شيئا ذكره

 
Tefhim-ul Kuran Artık dileyen, onu 'düşünüp öğüt alsın.'
Ümit Şimşek İsteyen ondan öğüt alır.
Yaşar Nuri Öztürk Dileyen onu düşünüp öğüt alır.

Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz.