| Abdullah Parlıyan |
ne de yoksulları doyururduk.
|
| Ahmet Tekin |
'Çevresi, çaresi olmayan yoksulu, doyurmadık.'
|
| Ali Ünal |
“Yoksullara yemek vermez, ihtiyaçlarıyla ilgilenmezdik.
|
| Bayraktar Bayraklı |
(43-47) Onlar da şöyle cevap vereceklerdir: “İnanıp kulluk edenlerden değildik. Yoksulları doyurmuyorduk. Bâtıla dalanlarla birlikte dalardık. Ceza gününü yalanlardık. Sonunda ölüm bize geldi çattı.”
|
| Bekir Sadak |
«uskun kimseyi doyurmuyorduk.»
|
| Diyanet İşleri (eski) |
'Düşkün kimseyi doyurmuyorduk.'
|
| Edip Yüksel |
“Yoksula da yedirmezdik.”
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Ve fukaraya yemek yedirmezdik
|
| Erhan Aktaş |
“Miskine yediren değildik.”
|
| Hakkı Yılmaz |
miskini de yiyeceklendirmiyorduk; işsiz güçsüze de kendi ekmeğini kazanacak fırsat ve imkân vermiyorduk.
|
| Harun Yıldırım |
“Ve yoksula yedirmezdik;”
|
| Hayrat Neşriyat |
'Yoksulu da doyurmazdık.'
|
| İskender Evrenosoğlu |
Ve biz yoksulları doyurmuyorduk.
|
| Kadri Çelik |
“Yoksula da yedirmezdik.”
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
(43-44) "Değildik namaz kılanlardan, yoksulu da yedirip içirmezdik " derler.
|
| Muhammed Celal Şems |
“Yoksullara (da yemek) yedirmezdik.”
|
| Muhammed Esed |
ne de yoksulları doyururduk;
|
| Mustafa Çevik |
40-47 İman edip sorumluluklarını yerine getirenler, cennet nimetleri ile yaşarken, cehennem azabı içinde kıvrananlara soracaklar: “Sizi bu kavurucu ateşe sokan
nedir?” Onlar da şöyle cevap verecekler: “Dünya hayatında batıla dalanlarla birlikte
biz de dalardık, yoksulu doyurmaz, namaz kılmaz ve Hesap Günü ile karşılaşacağımıza inanmazdık. Sonunda ölüm gelip çattı ve bu gerçekle yüz yüze geldik.”
|
| Mustafa İslamoğlu |
hem de yoksulları doyurmazdık;
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
(43-44) Dediler ki: «Biz namaz kılanlardan olmadık. Ve yoksullara taam verir de olmadık.»
|
| Ömer Öngüt |
"Yoksulu doyurmuyorduk. "
|
| Şaban Piriş |
Düşkünleri doyurmuyorduk.
|
| Seyyid Kutub |
Yoksulların karnını doyurmazdık.
|
| Suat Yıldırım |
Fakirleri doyurmaz, onların ihtiyaçlarıyla ilgilenmezdik.
|
| Süleyman Ateş |
"Yoksula da yedirmezdik."
|
| Tefhim-ul Kuran |
«Yoksula da yedirmezdik.»
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
"Yoksulu yedirip doyurmuyorduk."
|