19 - Meryem suresi 75. âyet meali

قُلْ مَن كَانَ فِي الضَّلَالَةِ فَلْيَمْدُدْ لَهُ الرَّحْمَنُ مَدًّا حَتَّى إِذَا رَأَوْا مَا يُوعَدُونَ إِمَّا الْعَذَابَ وَإِمَّا السَّاعَةَ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ شَرٌّ مَّكَانًا وَأَضْعَفُ جُندًا
Kul men kâne fîd dalâleti fel yemdud lehur rahmânu meddâ(medden), hattâ izâ raev mâ yûadûne immel azâbe ve immes sâah(sâate), fe se ya’lemûne men huve şerrun mekânen ve ad’afu cundâ(cunden).
  
kul de, söyle
men kimse, kişi
kâne oldu
fî ed dalâleti dalâlette
fe el yemdud böylece mühlet verir, (zamanı) uzatır
lehu ona ait, onun
er rahmânu Rahmân
medden (zamanı) uzatarak
hattâ olana kadar, olmadıkça
izâ raev gördükleri zaman
mâ yûadûne vaadedilen şeyi, vaadolundukları şey
immâ el azâbe ya azabı
ve immâ es sâate veya (kıyâmet) saati
fe o zaman, böylece
se ya'lemûne yakında bilecekler
men kimse, kişi
huve o
şerrun şerrdir
mekânen konum, yer
ve ad'afu ve daha zayıf
cunden ordu, yardımcılar
   
Abdulbaki Gölpınarlı De ki: Kim sapıklıktaysa rahman, onun sapıklığını uzattıkça uzatır da sonunda azâp olsun, kıyâmet olsun, kendilerine vaat olunan şeyi görür bu çeşit adamlar ve görünce de bilirler kimin yurdu daha hayırlıymış ve kimin kuvveti daha zayıf.
Abdullah Parlıyan De ki, kim sapıklık içindeyse, sınırsız rahmet sahibi olan Rahman, ona mühlet versin ne çıkar. Nihayet vaadedildikleri azabı veya kıyameti gördükleri zaman, kimin yer olarak daha kötü, destek ve dayanak olarak kimin zayıf olduğunu anlayacaklardır.
Adem Uğur De ki: Kim sapıklıkta ise, çok merhametli olan Allah ona mühlet versin! Nihayet kendilerine vâdolunan şeyi -ya azabı (müminler karşısında yenilgiyi) veya kıyameti- gördükleri zaman, mevki ve makamı daha kötü ve askeri daha zayıf olanın kim olduğunu öğreneceklerdir.
Ahmed Hulusi De ki: "Kim dalâlette ise, Rahman ona mühletini uzatsın! Nihayet kendilerine vadolunanı -azabı veya o saati (ölümü veya kıyametin kopuşunu)- görecekleri zaman, kim daha şerrli ve ordusu itibarıyla kim daha zayıf, anlayacaklar!"
Ahmet Tekin 'Kim hak yoldan uzak, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih ederek başına buyruk bir hayat içindeyse, rahmet sahibi Rahman olan Allah, tehdit edildikleri azâbı, yenilgiyi veya kıyametin kopacağı ânı görecekleri zamana kadar ona mühlet versin. İşte o zaman, kimin mevkiinin daha kötü olduğunu, kimin askerî erkânının, ordusunun daha zayıf olduğunu öğrenecekler.' de.
Ahmet Varol De ki: 'Sapıklıkta olana Rahman ne kadar mühlet verirse versin; sonuçta kendilerine vaadedileni, ya azabı veya kıyameti gördüklerinde kimin yerinin daha kötü ve askerinin daha zayıf olduğunu bileceklerdir.'
Ali Bulaç De ki: "Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va'dedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askeri gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir.
Ali Fikri Yavuz (Ey Rasûlüm), onlara de ki: “Kim dalâlette (küfürde) ise, Rahman ona mal ve evlâdca ziyadelik ve azgınlığında mühlet verir. Nihayet vaad olundukları azabı gördükleri vakit - Ya dünyada müslümanlar tarafından öldürülmeyi, yahut kıyamet günü Cehennem’i - artık bilecekler ki, kimin mevkii daha fena ve yardımcıları daha zayıfmış.
Ali Ünal (Rasûlüm,) de ki: “Kim sapkınlık içinde boğulup gitmişse, Rahmân öylelerinin dünyalığını arttırıp, kendilerine ömür de verse ne değişir! Nasıl olsa sonunda kendisiyle tehdit edildikleri cezayı veya Kıyamet’i kar şılarında bulacaklar ve işte o zaman kimin makamının daha düşük, meskenlerinin daha kötü, kim asker ve maiyetçe daha zayıfmış anlayacaklardır.”
Bayraktar Bayraklı De ki: “Kim sapıklık içinde ise, Rahmân ona uzun bir süre tanısın. Sonunda onlar uyarıldıkları azabı veya kıyamet saatini görünce, o zaman kimlerin yerinin daha kötü ve taraftarlarının daha zayıf olduğunu öğreneceklerdir.”
Bekir Sadak De ki: «Sapiklikta olani Rahman ne kadar ertelese bile, sonunda tehdit edildikleri azabi ya da kiyamet gununu gordukleri zaman onlar kimin yerinin daha kotu ve taraftarlarinin daha gucsuz oldugunu bilecektir.»
Celal Yıldırım De ki: Kim sapıklıkta bulunursa, Rahman (olan Allah) onun ipini uzattıkça uzatsın (ama) sonunda onlar kendilerine va'dolunan azabı ya da Kıyâmet'i görünce, kimin makamca daha fena, askerce daha zayıf olduğunu bileceklerdir.
Cemal Külünkoğlu De ki: “Kim sapıklık içinde ise Rahman (olan Allah) ona istenildiği kadar süre versin (ne çıkar). Nihayet kendilerine vaad olunan azabı, ya da kıyameti gördüklerinde kimin yeri daha kötüymüş, kimin taraftarları daha zayıfmış bilecekler!”
Diyanet İşleri (eski) De ki: 'Sapıklıkta olanı Rahman ne kadar ertelese bile, sonunda tehdit edildikleri azabı ya da kıyamet gününü gördükleri zaman onlar kimin yerinin daha kötü ve taraftarlarının daha güçsüz olduğunu bilecektir.'
Diyanet Vakfi De ki: Kim sapıklıkta ise, çok merhametli olan Allah ona mühlet versin! Nihayet kendilerine vâdolunan şeyi -ya azabı (müminler karşısında yenilgiyi), veya kıyameti- gördükleri zaman, mevki ve makamı daha kötü ve askeri daha zayıf olanın kim olduğunu öğreneceklerdir.
Edip Yüksel De ki: “Sapıklığa dalanlara Rahman bir süre verir. Cezayı veya o anı görünceye kadar… Kötü yere ve zayıf orduya kimin sahip olduğunu öğrenecekler.”
Elmalılı Hamdi Yazır De ki: kim dalâlette ise rahman onun istediği kadar meddini uzatsın, nihayet va'dolunacak şeyi gördükleri vakıt: ya azâb veya saat, o zaman bilecekler ki kimmiş o mevkıı daha fena ve iradesi daha zaıyf?
Erhan Aktaş De ki: “Kim sapkınlıkta ise, Rahman, ona vaat edilen şeyi; azabı veya saati görecekleri zamana kadar, zamanı uzatarak süre tanır. Böylece kimin yerce daha kötü ve taraftarca daha zayıf olduğunu yakında bilecekler.
Gültekin Onan De ki: "Kim sapıklık içindeyse, Rahman, ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine vaadedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askeri gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir.
Hakkı Yılmaz De ki: “Kim sapıklık içinde olursa, Rahmân [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah], ona uzattıkça uzatır/süre tanır. Sonunda kendilerine vaat edileni [azabı veya kıyâmetin kopuşunu] gördükleri vakit, artık onlar kimin makamca-mevkice daha şerli ve askerce [destekçe, kuvvetçe] daha zayıf olduğunu bilecektir.
Harun Yıldırım De ki: Kim sapıklıkta ise, çok merhametli olan Allah ona mühlet versin! Nihayet kendilerine vâdolunan şeyi ya azabı veya kıyameti gördükleri zaman, mevki ve makamı daha kötü ve askeri daha zayıf olanın kim olduğunu öğreneceklerdir.
Hasan Basri Çantay De ki: «Kim sapıklık içinde ise çok esirgeyici (Allah), onu (n dünyalığını ve ipini) uzatdıkca uzatır. Nihayet va'd olunageldikleri şeyleri — ya azabı, yahud kıyameti — gördükleri zaman artık kimin yeri daha kötü, kimin cemâati (ve yardımcıları) daha zaîf imiş, bileceklerdir.
Hayrat Neşriyat De ki: 'Kim dalâlette ise, o takdirde Rahmân ona ne kadar mühlet verirse versin; nihâyet kendilerine va'd edileni, ya (dünyadaki) azâbı ya da kıyâmeti gördükleri zaman, artık kimin yer cihetiyle daha kötü ve tarafdarca daha zayıf olduğunu yakında bileceklerdir.'
İbni Kesir De ki: Rahman; sapıklıkta olanın günlerinin uzunluğunu uzattıkça uzatır. Nihayet tehdit edildikleri azabı veya kıyamet gününü gördükleri zaman; kimin yerinin daha kötü ve taraftarlarının daha güçsüz olduğunu bileceklerdir.
İskender Evrenosoğlu De ki: “Kim dalâlette ise o zaman onlar ya vaadolundukları azabı veya o saati (kıyâmeti) görene kadar Rahmân, ona zamanı uzatarak mühlet verir.” Böylece kimin mekân bakımından daha şerrli ve yardım bakımından daha zayıf olduğunu yakında bilecekler.
Kadri Çelik De ki: “Kim sapıklık içindeyse, Rahman, kendilerine vaat edilen azabı ya da kıyameti görünceye kadar ona mühlet verir. Artık kimin makamı daha kötü, kimin askeri (gücü) daha zayıfmış, yakında bileceklerdir.
Mehmet Ali Eroğlu "Yani kim sapıklık içindeyse, Rahman bir süre tanır ve mühlet verir. Eninde sonunda kendilerine vadedilen dehşet azabı veya kıyameti görür. Makam ve mevkisi kimin daha iyi? Kim kuvvetli, kim zayıftır öğrenirler."
Mehmet Okuyan (Onlara) de ki: “Rahmân, sapkınlıkta olanın (süresini) uzatsın (ne çıkar)! Sonunda ya (dünyadaki) azabı ya da o (Son) Saat’i gördükleri zaman, kimin konumunun daha kötü ve ordusunun daha güçsüz olduğunu anlayacaklardır.”
Muhammed Celal Şems De ki: “Sapıklığa düşmüş olana, Rahman (olan Allah) belli bir zamana kadar süre tanır. Hatta (böyle insanlar,) kendilerine vadolunan (dünya ile ilgili azabı) veya (Kıyamet) saatini göreceklerinde, konum olarak kimin daha kötü, kuvvet olarak (da) kimin daha zayıf (olduğunu) anlayacaklar.”
Muhammed Esed De ki: "Kim ki sapıklık içinde yaşıyorsa, sınırsız rahmet Sahibi onun ömrünü, yaşama imkanını çekip uzatabilir!" (Ve bırak ne söyleyeceklerse söylesinler,) ta ki, önceden uyarıldıkları (bu dünyadaki) azabı, ya da Son Saat(in gelip çatmasını) görünceye kadar: Çünkü o zaman (bu iki insan topluluğundan) varılacak yer olarak hangisinin daha kötü, destek ve dayanak olarak hangisinin daha zayıf olduğunu anlayacaklar.
Mustafa Çevik Sen onlara de ki: “Rahman olan Allah’ın sizin için takdir ettiği ömür, uzunda olsa sonunda, uyarılmanıza rağmen kabul etmediğiniz Kıyamet’i de cehennem azabını da mutlaka göreceksiniz ve O Gün kimin, mevkii, makam bakımından daha yüksek ve daha itibarlı olduğunu anlayacaksınız.”
Mustafa İslamoğlu De ki: "Sapıklığın içine dalan kim olursa olsun; O rahmet kaynağı onun süresini uzattıkça uzatsın! Taki kendilerinin tehdit edildikleri şeyi -ister (bu dünya) azabı olsun, ister Son Saat olsun- görünceye kadar... İşte o zaman, kimin konumca daha kötü ve ordu bakımından daha zayıf olduğunu öğrenecekler.
Ömer Nasuhi Bilmen De ki: «Her kim sapıklık içinde ise onun için Rahmân uzattıkça uzatsın (onlara dilediklerini versin) ne ehemmiyeti var! Vaktâ ki, vaadolunduklarını, ya azabı veya Kıyamet gününü görürler, artık mekanca daha şerli ve yardımcılarca daha zayıf kim olduğunu bilmiş olacaklardır.»
Ömer Öngüt De ki: “Kim sapıklık içinde ise, Rahman onun günlerini uzattıkça uzatsın! Nihayet kendilerine vaad edilen azabı, ya da kıyamet gününü gördükleri zaman, kimin yerinin daha kötü ve taraftarlarının daha zayıf olduğunu bileceklerdir!”
Şaban Piriş De ki: -Rahman, sapıklıkta olan kimseye arttırdıkça artırır. Sonunda vaat olundukları azabı veya kıyameti gördükleri zaman kimin yerinin daha kötü, kimin ordusunun daha zayıf olduğunu bileceklerdir.
Sadık Türkmen De ki: “Kim sapıklık içinde ise Rahmân ona mühlet verdikçe verir. Nihayet kendilerine söz verileni gördükleri zaman, yer olarak kimin daha kötü ve ordu olarak kimin daha zayıf olduğunu derhal bileceklerdir.
Seyyid Kutub Onlara de ki; «rahmeti bol olan Allah sapık yolda olanlara ne kadar geniş maddi imkân verirse versin, sonunda tehdit edildikleri somut azab ile ya da kıyamet günü ile yüzyüze geldiklerinde nasıl olsa kimin sosyal konumunun daha düşük ve kimin askeri gücünün daha zayıf olduğunu öğreneceklerdir.»
Suat Yıldırım De ki: Dini inkâr edenlere Rahman biraz mühlet versin, bundan ne çıkar? Ama işin sonunda, onlar kendilerine vâd olunan azabı veya kıyameti görünce işte o zaman öğrenecekler: kimmiş mevkii daha düşük ve kimmiş asker ve maiyyeti daha zayıf!
Süleyman Ateş De ki: "Kim sapıklık içinde ise Rahmân ona süre versin (ne çıkar). Nihâyet va'dedildiklerini -azâbı veya (Duruşma) sâ'ati(ni)- gördükleri zaman, kimin yerce daha kötü ve adamca daha zayıf olduğunu bileceklerdir.
Süleymaniye Vakfı De ki “Kim sapıklık içindeyse varsın Rahman onun süresini uzatsın. Nasıl olsa tehdit edildikleri azabı, ya da kıyamet saatini görünce kimin yerinin daha kötü, kimin arkasının daha zayıf olduğunu öğreneceklerdir.”
Tefhim-ul Kuran De ki: «Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va'dedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askeri gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir.
Ümit Şimşek De ki: Sapıklıkta olana Rahmân ne kadar mühlet verirse versin; kendilerine vaad olunan şeyi-ister azap olsun, ister kıyamet-gördüklerinde öğrenecekler kimin mevkii daha kötü, kimin ordusu daha zayıfmış!
Yaşar Nuri Öztürk De ki: "Her kim sapıklıkta ise Rahman ona iyice süre versin. Nihayet, kendilerine vaat edileni, azabı veya kıyametin kopuşunu gördüklerinde mekânca daha kötü, taraflarca daha zayıf olanın kim olduğunu bilecekler."

Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz.