1 |
Tenzîh eder ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde; her şeye sâhip ve mutasarrıf olan, ayıplardan ve noksanlardan arı bulunan üstün, hüküm ve hikmet sâhibi Allah'ı.
|
2 |
O, bir mâbuttur ki Mekkeliler içinden, kendi cinslerinden bir peygamber göndermiştir; onlara âyetlerini okumaktadır ve onları tertemiz bir hale getirmektedir ve onlara kitabı ve şerîatlerin hikmetlerini öğretmektedir ve bundan önce onlar, elbette apaçık bir sapıklık içindeydiler.
|
3 |
Ve onlardan başkalarına ki henüz onlara katılmamışlardır ve odur üstün olan hüküm ve hikmet sâhibi.
|
4 |
Bu, Allah'ın lütufudur, ihsânıdır, dilediğine verir onu ve Allah, pek büyük bir lütuf ve ihsân sâhibidir.
|
5 |
Kendilerine Tevrat yüklenenler, sonra da onunla amel etmeyenler, eşşeğe benzerler ki koca koca kitaplar taşımada; Allah'ın delillerini yalanlayan topluluğa getirilen örnek, ne de kötü bir örnek ve Allah, zâlim topluluğu doğru yola sevketmez.
|
6 |
De ki: Ey Yahûdi olanlar, eğer gerçekten de öbür insanlar hâriç, kendinizi, Allah'ın dostları sanıyorsanız, sözünüz doğruysa isteyin ölümü.
|
7 |
Ve ebedîyen istiyemezler onu, elleriyle hazırladıkları şeyler yüzünden ve Allah, zâlimleri bilir.
|
8 |
De ki: Gerçekten de ondan kaçıp durduğunuz ölüm yok mu; hiç şüphe yok ki size ulaşacaktır o da sonra gizliyi de, görüneni de bilen mâbudun tapısına götürüleceksiniz, derken size, bütün yaptıklarınızı haber verecek.
|
9 |
Ey inananlar cumâ günü namaz için nidâ edilince size, hemen Allah'ı anmaya koşun ve bırakın alışverişi; bu, daha da hayırlıdır size bilirseniz.
|
10 |
Namazı kıldınız mı da artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lûtfunu, ihsânını arayın ve çok anın Allah'ı da kurtulup murâda erin.
|
11 |
Ve onlar, bir alışveriş yahut eğlence görünce ona gidip dağıldılar ve seni ayakta bıraktılar; de ki: Allah'ın katındaki daha da hayırlıdır alışverişten ve eğlenceden ve Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
|