ve ekâmu - ve ikame ettiler

  
Abdulbaki Gölpınarlı Ve Rablerinin dâvetine icâbet edenlere ve namaz kılanlara ve işlerini, aralarında danışarak yapanlara ve onları rızıklandırdığımız şeylerin bir kısmını ayırıp yoksulları doyuranlara, hayra harcayanlara.
Abdullah Parlıyan Onlar Rablerinin davetine uyarlar. Namazlarına dikkatli ve devamlıdırlar. İşlerini aralarında danışarak yaparlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden başkalarına da harcarlar.
Adem Uğur Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar.
Ahmed Hulusi Onlar ki Rablerine icabet edip salâtı ikame ederler; işleri, aralarında istişare ederek çözerler. . . Kendilerini beslediğimiz şeylerden de infak ederler. . .
Ahmet Tekin İman edenler, Rablerinin davetini kabul edenler, namazı âdâbına riâyet ederek aksatmadan âşikâre kılanlar, işlerini, kurulu düzenlerini, devletlerini, ekonomilerini, savunmalarını, sosyal hayatlarını aralarında, meclislerinde istişâre ile karar vererek yürütenler, kararlarını istişâre ile alanlar, yönetime katılanlar, kendilerine verdiğimiz rızık ve servetten, Allah yolunda karşılık beklemeden, gönüllü harcayanlar, insanların ihtiyaçlarını görenlerdir.
Ahmet Varol Rablerinin çağrısına uyar ve namazı kılarlar. İşleri aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan hayra harcarlar.
Ali Bulaç Rablerine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, işleri kendi aralarında şura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler,
Ali Fikri Yavuz O kimselerdir ki, Rablerine itaate icabet etmişler ve namazı gereği üzere kılmışlardır. İşleri de hep aralarında danışıklıdır. Kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar.
Ali Ünal Yine onlar, Rabbilerinin davetine kulak verip, (emir ve yasaklarında O’na itaat ederler); namazı bütün şartlarına riayet ederek, vaktinde ve aksatmadan kılarlar ve işleri aralarında istişareye dayalı olarak yürütülür. Onlar, kendilerine rızık olarak ne lütfetmişsek, onun bir miktarını (Allah rızası için ve kimseyi minnet altında koymadan geçimlik olarak muhtaçlara) verirler.
Bayraktar Bayraklı Onlar, Rabblerinin çağrısına uyarlar ve namazı dosdoğru kılarlar. İşlerini birbirlerine danışarak yaparlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayırda harcarlar.
Bekir Sadak (36-38) Size verilen herhangi bir sey, sadece dunya hayatinin bir gecimligidir. Allah katinda olan; inanip Rablerine guvenen, buyuk gunahlardan ve hayasizliklardan cekinen, ofkelendiklerinde bile bagislayanlar, Rablerinin cagrisina cevap verenler ve namaz kilanlar icin daha iyi ve daha sureklidir. Onlarin isleri aralarinda danisma iledir. Kendilerine verdigimiz riziktan da sarfederler.
Celal Yıldırım Rablarının çağrısına olumlu cevap verenler; namazı dosdoğru kılanlar; işleri kendi aralarında danışma İle çözenler; kendilerine rızık olarak verdiklerimizden (Allah için) harcayanlar;
Cemal Külünkoğlu Onlar Rablerinin çağrısına kulak verirler ve namazı dosdoğru kılarlar. İşlerini istişare ile yürütürler. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah rızası için) hayırlı işlerde harcarlar.
Diyanet İşleri (eski) (36-38) Size verilen herhangi bir şey, sadece dünya hayatının bir geçimliğidir. Allah katında olan; inanıp Rablerine güvenen, büyük günahlardan ve hayasızlıklardan çekinen, öfkelendiklerinde bile bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namaz kılanlar için daha iyi ve daha süreklidir. Onların işleri aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da sarfederler.
Diyanet Vakfi Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar.
Edip Yüksel Onlar, Rab’lerinin çağrısına karşılık verirler, namazı gözetirler, işlerini aralarında danışma ile kararlaştırırlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan yardım için verirler.
Elmalılı Hamdi Yazır Ve onlar ki rabları için da'vete icâbet etmekte ve namazı kılmaktadırlar, buyurukları da aralarında şurâdır (danışıklıdır), kendilerine kısmet ettiğimiz rızıklardan onlar masraf da verirler
Erhan Aktaş Rabb’lerinin çağrısına uyarlar ve salatı ikâme1 ederler. Onlar, işlerini birbirlerine danışarak2 yaparlar. Kendilerine verdiğimiz rızıktan infak3 ederler.

1- Şirkten arınmış bir bilinçle Allah’a yönelip, O’na kulluk etmek. Yardım ve desteği canlı ve diri tutmak. İbadete layık yegâne ilah olarak Allah’a inanmak; kulluğu, Allah’a yönelmeyi, dua ve ibadeti şirkten arındırılmış bir bilinçle yapmak. 2- Ortak/kolektif akılla. 3- Harcarlar; hayırlı işlere ve ihtiyaç sahiplerine yardım ederler.
Gültekin Onan Rablerine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, buyrukları kendi aralarında şura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler,
Hakkı Yılmaz (36-39) İşte, verilen herhangi bir şey basit dünya hayatının kazanımıdır. Sadece dünya hayatının geçici bir menfaatidir. Allah katında bulunanlar [nimetler, ödüller] ise; iman etmiş ve sadece Rablerine işin sonucunu havale eden kimseler için, günahın büyüklerinden ve hayâsızlıktan kaçınan ve öfkelendikleri zaman bağışlayan kimseler için, Rablerinin çağrısına cevap veren, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta tutan], işleri de kendi aralarında görüşme, danışma olan, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden harcamada bulunan kimseler için ve kendilerine bir haksızlık ve saldırı isabet ettiği zaman birbirleriyle yardımlaşan/ intikam alan kimseler için daha hayırlı ve daha kalıcıdır.
Harun Yıldırım Onlar ki, Rablerinin çağrısını kabul ederler, namazı dosdoğru kılarlar, işleri de aralarında şûra iledir, rızık olarak verdiğimiz şeylerden de infak ederler.
Hasan Basri Çantay (36-37-38-39) Size verilen şey dünyâ hayaatının (geçici birer) fâidesidir. Allah indinde olan (sevab) ise daha hayırlı, daha süreklidir. (Bu sevablar) îman edib de ancak Rablerine güvenib dayanmakda, büyük günâhlardan ve faahiş kötülüklerden kaçınmakda, öfkelendikleri zaman bizzat (kusurları) örtmekde (bağışlamakda) olanlara, Rablerinin (tevhîd ve ibâdete âid da'vetine) icabet edenlere, namaz (ların) ı dosdoğru kılanlara — ki bunların işleri aralarında müşavere (ile) dir—, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden (Allaha tâat uğrunda) harcamakda bulunanlara, kendilerine tağallüb ve zulüm vaaki olduğu zaman elbirlik (mazluma) yardım eyleyenlere mahsusdur.
Hayrat Neşriyat Ve onlar ki, Rablerin(in da'vetin)e icâbet ederler ve namazı hakkıyla edâ ederler. Onların işleri ise, aralarında şûrâdır (istişâre iledir). Ve (onlar) kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden (Allah yolunda) sarf ederler.
İbni Kesir Ve Rabblarına icabet edenler, namaz kılanlar içindir. Onların işleri aralarında şura iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da infak ederler.
İskender Evrenosoğlu Ve onlar, Rab'lerine icabet ederler ve namazı kılarlar. Ve onlar, işlerini aralarında toplanıp istişare ederler. Ve onları rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler.
Kadri Çelik Rablerine icabet ederler, dosdoğru namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da infak ederler.
Mehmet Ali Eroğlu Rablerine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, işleri kendi aralarında şura ile olanlar, Aralarında kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden başkalarına infak edenler onlardır.
Mehmet Okuyan Onlar Rablerinin çağrısına cevap verir ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da infak ederler (verirler).
Muhammed Celal Şems Onlar Rablerinin çağrısını kabul ederler ve namazı ayakta tutarlar. Bütün işleri aralarında danışarak çözümlerler. Kendilerine verdiklerimizden (de) harcarlar.
Muhammed Esed Rablerinin (çağrısına) karşılık verenler ve namazlarında dikkatli ve devamlı olanlar (için); ve (bütün ortak meselelerini) aralarında danışma ile karara bağlayanlar (için); ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden başkalarına harcayanlar (için);
Mustafa Çevik 36-39 Ey insanlar! İyi bilin ki, size dünya hayatında verilenler, geçici zevklerden ve menfaatlerden ibarettir. İman edip salih ameller işleyenler için Rabbinizin vereceği ödüller çok daha değerli, daha güzel ve kalıcıdır. Onlar öyle kimselerdir ki, büyük günahlardan ve hayâsızlıktan sakınır, öfkelendikleri zaman öfkelerini kontrol edip yener ve bağışlayıp affederler. Rablerinin davetine iman edip gereklerini severek yerine getirir, namazlarını dikkatle ve devamlı kılar, bütün işlerini aralarında şura ile yürütürler, kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcarlar, şirke, küfre ve zulme karşı mücadele ederlerken birbirlerine destek olurlar.
Mustafa İslamoğlu Yine onlar Rablerinin (davetine) koşarlar, namazı hakkını vererek eda ederler, toplumsal işlerini aralarında danışma yoluyla görürler ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden harcarlar;
Ömer Nasuhi Bilmen Ve o kimseler için ki Rablerine icabette bulundular ve namazı dosdoğru kıldılar ve onların işleri aralarında meşveret iledir ve kendilerini merzûk ettiğimiz şeylerden infakta bulunurlar.
Ömer Öngüt Rablerinin dâvetine icabet ederler, namazı kılarlar. Onların işleri kendi aralarında istişâre (danışma) iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan harcarlar.
Şaban Piriş Rab’lerinin çağrısına koşarlar, namazlarını kılarlar ve onların işleri aralarındaki şûrâ iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan da infak ederler.
Sadık Türkmen Onlar ki; Rableri(nin çağrısına/emrine/sözleri)ne cevap verenler, namazı gereği gibi kılanlar, işleri/yönetimleri aralarında şura/danışma ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, infak edenlerdir/harcayanlardır.
Seyyid Kutub Rabb'lerinin çağrısına gelirler, namaz kılarlar. Onların işleri aralarında danışma (İstişare) iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için harcarlar.
Suat Yıldırım Onlar öyle kimselerdir ki Rab’lerinin çağrısına kulak verip, namazı hakkıyla ifa ederler. İşlerini istişare ile yürütürler, kendilerine nasib ettiğimiz imkânlardan hayırlı işlerde sarf ederler.
Süleyman Ateş Rablerinin çağrısına gelirler, namazı kılarlar. İşleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için harcarlar.
Süleymaniye Vakfı Onlar, Sahiplerinin çağrısına olumlu karşılık veren ve namazı tam kılan kimselerdir. İşlerini birbirlerine danışarak[*] yapar, kendilerine verdiğimiz rızıktan da hayra harcarlar.

[*] ‘Birbirine danışarak’ anlamı verdiğimiz kelime ŞURA’dır. Bu sureye ismini veren kelime bu ayette geçmektedir.

Tefhim-ul Kuran Rablerine icabet edenler, dosdoğru namazı kılanlar, işleri kendi aralarında şûrâ ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler,
Ümit Şimşek Onlar Rablerinin çağrısına uyarlar ve namazı dosdoğru kılarlar. Aralarındaki işleri ise istişare iledir. Onlara rızık olarak verdiğimiz şeylerden de bağışta bulunurlar.
Yaşar Nuri Öztürk Rablerinin çağrısına cevap verirler, namazı kılarlar. İşleri/yönetimleri, aralarında bir şûra'dır. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan infak ederler.