Kur'an'da Resul ve Nebi Kavramı

Bütün Nebiler aynı zamanda resuldür. Allah bütün Nebilere kitap, hikmet ve nübüvvet vermiştir (Enam 82-90, Bakara 213) ve Nebiler kitabı tebliğ ederken Resul olmuştur. Nebilik bir ünvan, Resulluk bir görevdir. Ahzab suresinin 38. ve 39. ayetlerinde bütün nebilerin tebliğ yaptığını, dolayısıyla tüm nebilerin aynı zamanda resul olduğunun teyitini görüyoruz.

Peygamber farsçadan gelen bir kelimedir ve haber getiren kişi demektir. Nebi ise kelime anlamı itibariyle Allah'tan vahiy aldığı için değeri yükseltilmiş zat anlamına geliyor (Bkz. Ahzab 6 Müminlerin kendi canlarından daha değerlidir, çünkü vahiy alıyor), yani aslında peygamber kelimesinin tam zıttı olarak haberdar edilen kişi demektir. Nebiler kavimlerinin içinden seçilmiş kişilerdir. (Örneğin Bakara 130-İbrahim, Ali İmran 33-Adem, Nuh, Araf 144-Musa, Enam 84-87)

Resul'de kelime olarak elçi demektir. Muhammed A.S. üzerinden örnekleyecek olursak, 40 yaşında Nebi olmuştur ve ölene kadar da hep Nebi kalmıştır. Fakat tebliğ görevini yerine getirirken Resuldür. Bakara suresinin 89. ayetinde "Ve lemmâ câehum kitâbun min indillâhi musaddikun limâ meahum", aynı surenin 101. ayetinde "Ve lemmâ câehum resûlun min indillâhi musaddikun limâ meahum" diyerek birinde kitap iğerinde resul kullanılarak aynı kalıp kullanılmıştır. Yani kısaca Resul eşittir Kitap diyebiliriz.

Bu yüzden de Kur'an'da Allah'a denk olarak Allah ve Resulüne itaat, Resule saygı, Resulü örnek alma emri verilmektedir, çünkü Resul Allah'tan aldığı vahyi iletmekten başka bir şey yapmaz. Dolayısıyla Nebiye itaat emrini Kur'an'da bulamıyoruz. Ayrıca şunu göz ardı etmemeliyiz. Nebi ve Resül ayrımının muhakkak bir hikmeti vardır ve Allah öylesine kitabında bu iki kavramı kullanmamıştır.

Resule itaatın zorunlu, nebiye itaatın zorunlu olmadığını ayetlerle açıklayalım. Ahzab suresinin 37. ayetinde Nebi ashabdan Zeyd'e eşini boşamaması emrini (emir kipinde tavsiye) veriyor fakat onun ayetin devamında buna uymadığını anlıyoruz. Burda boşanmama tavsiyesini veren Resul olmasının mümkünatı yoktur, keza Kur'an'da boşanmanın haram değil aksine detaylı bir şekilde örneklendirilerek mümkün olduğunu görüyoruz.

Bir başka bir örneğe Mücadele süresinin 1. ayetinde rastlıyoruz. Bir mümin kadının nebiye gelip tartıştığını görüyoruz ayetde. Nebinin bu olayda sustuğunu ya da kadına hak vermediğini ya da elinde konuyla ilgili ayet olmadığı için geri çevirdiğini çıkarabiliriz. Bunun üzerine kadının Allah'a şikayetde bulunduğunu görüyoruz ki şikayet edilen muhtemelen verilen karar dolayısıyla Nebi.

Enfal suresinin 5. ve 6. ayetlerinde savaş etmek üzere yola çıkan Nebi'yle müminlerin tartıştıklarını görüyoruz. Tevbe 20, Tevbe 100, Enfal 74 ve Fetih 29'da cennetle müjdelenen bu ashablar, önceki verilen örnek ayetlerde olduğu gibi ne kınanmışlar, ne dışlanmışlar ne de herhangi başka bir yaptırıma uğratılmışlardır. Resule itaat ve Nebiye itaat aynı olsa, ashabın Muhammed A.S.'la tartışmaya girmesi mümkün olabilirmiydi?

Konuya bir başka açıyla bakmak için Nebinin eşleriyle yaşadıkları ve Nebinin eşlerine hitap edilerek indirilen ayetleri inceleyelim. Ahzab suresinde Nebi eşleri diye hitap edilerek Allah'a ve Resul'üne itaatden bahsedilir (31). Burada dikkat edilmesi gerek nokta, itaatin nebiye, kocaya değil yine Allah ve Resulüne olması gerektiğidir.

Tahrim suresinin 1. ile 5. ayetleri arasında Nebinin iki eşiyle yaşadığı bir sorundan bahsedilir. Sorun ne olursa olsun, bu ayetlerden kocalarına, Nebi Muhammed'e karşı geldiklerini, tartıştıklarını ama Resul'e itaat etmelerinin kendilerine emredildiğini görüyoruz.

Mümtehine suresinin 12. ayetinde aynı zamanda siyasi bir lider olan Nebi'ye gelen kadınlarla anlaşma yapmak için şartlar sıralanırken, marufta nebiye isyan etmemeleri şartını görüyoruz. Bundan yapılacak olan çıkarımlar, Nebinin maruf olmayan işlerinin olabileceği ve bunda bir itiraz hakkının olduğu dolayısıyla maruf olmayan işlerde itaatin de söz konusu olmadığıdır.

Buraya kadar Resul ve Nebi ayrımı ve Resule itaat ve Nebiye itaat arasındaki fark ortaya çıkmış oldu inşaallah. Eğer Nebi ve Resul arasında ayrım yapmadan sadece Peygamber kavramını kullanırsak, ortaya çelişkiler çıkacaktır. Faakat biz Kur'an'da çeliki olmadığını biliyoruz (Nisa 82, Bakara 2)

Örneğin Nebi ve Resul kelimelerini ayırt etmeden bakacak olursak Araf 157 ve Tahrim 1 arasında bir çelişki olduğunu zannedebiliriz. Bir taraftan helal ve harama karar verebilen bir peygamber, diğer tarafta haram kıldığı için uyarılan bir peygamber görüyoruz.

Ahzab suresinin 57. ayetinde Allah'ı ve Resulünü incitenlerin lanetlendiğini okuyoruz. Aynı surenin 53. ayetinde ashabın Nebiyi üzdüğünden bahsediliyor. Her iki ayetdeki kavramları Peygamber olarak kullanırsak ortaya çıkan çelişki açıktır.

Yine Ahzab suresinin 36. ve yukarıda da bahsedilen bir sonraki olan 37. ayetde de Resul ve Nebi kavramlarının Peygamber olarak kullanıldığında çelişki olduğu görülecektir.

Örnekler Nisa 65-Mücadele 1, Nisa 115-Enfal 5-6, Ahzab 30-33-Tahrim 1-5 şeklinde çoğaltılabilir.

Ashabın Muhammed A.S.'a "söylediğin Allah'tan mı yani vahiy mi" şeklinde soru yönelttiği rivayetleri bulunmaktadır. Bunu Hucurat suresinin ilk ayetleri de desteklemektedir. 2. ayetde ashaba Nebinin sesini bastırmamaları ve hemen akabinde 3. ayetde Resulün yanında seslerini kısanlardan bahsediliyor. Nebi ve Resul farklı kişiler değil. Dolayısıyla Muhammed A.S. konuşurken onun sesinin bastırılmaması gerekiyor, çünkü kendisinin tebliğ mi yaptığı ya da içtihat mı yaptığı önce anlaşılmalıdır.

Erdem Uygan ve Dr. Fatih Orum'un beraber sundukları ve Doç. Dr. Zeki Bayraktar'ın konuk olduğu 29.02.2016 tarihli KÖK (Kur'an'ın Öğrettiği Kavramlar) programından derlenmiştir. Programı buradan seyredebilirsiniz.